Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2020
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: EMİN ERDEM KAYA
Eş Danışman: MEHMET RIDVAN YALÇIN, BURAK SEZENÖZ
Özet:Koroner arter hastalığı tedavisinde yaşanan gelişmelere rağmen koroner arter bypass greft (KABG) cerrahisi tedavisindeki önemli yerini korumaktadır. Yapılan çalışmalarda cerrahiden henüz bir dekad sonra safen ven greftlerinin (SVG) %50' sinden fazlasında dejenerasyon geliştiği görülmüştür. Yapılan çalışmalarla kemik morfogenetik protein-2 (BMP-2)' nin vasküler kalsifikasyon, plak insitabilitesi ve inflamasyon gibi ateroskleroz süreçlerinde rol oynadığı gösterilmiştir. Hipertrofik skar ve keloid; deride yara sınırlarının ötesine uzanan, aĢırı hücre popülasyonu ve ekstraselüler matriks bileşenlerinin birikimiyle karakterize, anormal yara iyileşmesi sonucu oluşan proliferatif skar tipleridir. Hem ateroskleroz hem de proliferatif skarlar sitolojik ve patofizyolojik olarak ortak özelliklere sahiptir. KABG cerrahisi yapılan hastalarda başarıyı belirleyen en önemli faktör greftlerin açıklığıdır, uzun dönemde greft açıklığını belirleyen en önemli etken ise aterosklerozdur. Bu çalışmada safen veni kullanılarak KABG cerrahisi yapılmış olan hastalarda SVG dejenerasyonunun, serum BMP-2 seviyesi ve sternotomideki proliferatif skar varlığıyla olan ilişkisi araştırılmıştır. Çalışmaya, en az bir safen ven bypass grefti olan 74 hasta alındı. Koroner anjiyografi sonucuna göre 26 hasta SVG dejenerasyonu olmayan, 48 hasta SVG dejenerasyonu olan gruba alındı. Serum BMP-2 düzeyi dejenerasyonu olan grupta dejenerasyon olmayan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p=0,002). SVG dejenerasyonu olan grupta proliferatif skarı varlığı anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,01). Ek olarak proliferatif skarı olan hastalarda serum BMP-2 düzeyi anlamlı olarak daha yüksekti (p=0,019). Bu çalışmanın sonucunda serum BMP-2 düzeyinin, proliferatif skar varlığının, trigliserid düzeyinin ve safen greft yaşının SVG dejenerasyonunun bağımsız belirleyicileri olduğu saptandı.