Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2012
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Mustafa Güner
Danışman: KAZIM SARIKAVAK
Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
Özet:Hümanist ahlak geleneğinin önde gelen temsilcilerinden olan Fromm, insan açısından iyi olanı bulmak için insanın doğasını öğrenmemiz gerektiğini çünkü insan doğasında ahlaki eylem kurallarının kaynaklarının bulunduğunu söyler. Ayrıca Fromm, insanı ve onun duygusal ve akli rahatsızlıklarını anlamanın, onun değerlerini ve ahlaki çelişkilerinin doğasını anlamadan mümkün olmayacağını vurgulayarak felsefenin bir dalı olan ahlak problemlerini psikolojinin yardımıyla yorumlamıştır. Fromm'a göre otoriter ahlak anlayışıyla belirlenen ahlaki normlar dışsal olmasından dolayı insanlar, niçin ahlak normlarına itaat etmeleri gerektiğini bilmezler. Çünkü bu anlayış insanın iyi veya kötüyü ayırt etme kapasitesini reddeder; kural belirleyici her zaman için bireyi aşan bir otoritedir. Otoriteye maruz kalan kişinin düşünceleri dikkate alınmaz. Böyle bir sistem ne akıl nede bilgi üzerine kurulmuştur. Bir diğer ahlak görüşü olan hedonizm ise hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüştür. Hedonizm bu yönüyle hiçbir nesnel geçerliliği olmayan bireyin keyfi tercihlerini veya hoşnutsuzluklarını kriter alması nedeniyle ne akıl ne de bilgiye dayanır. Fromm, hümanist ahlak anlayışı ile nesnellikten vazgeçmeden, otorite tarafından belirlenmemiş davranış normları ve değer yargıları ortaya çıkarılabileceğin ve insan için iyi olan iyilerin ve kötü olan kötülerin ortaya konulabileceğini savunur. Humanist ahlaki düşünce geleneği, bireyin özerkliği ve mantığına dayanan değer sistemleri için bir temeldir. Humanist ahlak anlayışı ahlakta, otoriteye ve göreceliğe karşı çıkar. İnsan için neyin iyi ve neyin kötü olduğunu bilmek insan doğasını anlamaktan geçer. Böylece oluşturulacak ahlaki normlar dışsal olarak değil kendi doğamızın gereklilikleri olarak kabul edilecektir.