Tezin Türü: Yüksek Lisans
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2015
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: Ümmühan Ceylan
Özet:
Petraşevski topluluğundaki faaliyetlerinden dolayı hayatı değişen ve kürek mahkumiyetine çarptırılan F. M. Dostoyevski (1821-1881), dahil olduğu sosyal sınıf yüzünden hapishanedeki sıradan insanlar tarafından dışlanır ve onların hakaretlerine maruz kalır. Yazar hapishanede geçirdiği bu yıllar sayesinde, Rus halkını daha yakından tanıma fırsatı yakalar. Bu tanışmanın devamında Dostoyevski, onların derinliklerindeki güzellikleri fark eder ve çoğu insanın kötü diye adlandırdığı kavramlara yeni anlamlar kazandırır. Yazar, Ölüler Evinden Anılar adlı eserinde, soylular ile sıradan halk arasında uçurum yaratarak bu iki sınıfı birbirinden uzaklaştıranların, araya sınırlar koyanların ve özünde kötü olmayan mahkumları bu hale getirenlerin suçlu olabileceğine dikkat çekmeye çalışır. Dostoyevski daha çok ruhsal bir inceleme ve çözümleme yolu ile insanları değerlendirir ve eserlerinde aktarır. Dostoyevski gibi insanların içinde var olan güzel yanları bulmaya çalışan bir diğer yazar da A. İ. Soljenitsın'dır (1918-2008). Stalin yönetimine karşı olduğu ve sert eleştirilerde bulunduğu için tutuklanan ve uzun yıllar hayatına kamplarda devam eden Soljenitsın, buradaki insanların bilinmeyen özelliklerine değinmek yerine, daha çok bu insanları burada çürümeye mahkum eden suçlunun kim olduğunu bulmaya yönelik bir çalışma yürütür. Sert ve çarpıcı bir üsluba sahip olan Soljenitsın kampa tekrar gönderilme tehlikesi olduğunu bildiği halde, ülkesinde yanlış giden aksak yönleri söylemekten geri kalmaz. SSCB döneminde suçsuz birçok insanın canına kastedilir, sürgüne ve uzun süreliğine kamplara gönderilir. Stalin döneminin karanlık ve acılarla dolu tarihi ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan kamplar, sıradan fakat yüksek insani değerlere sahip olan bir mahkumun sıradan bir günü üzerinden en yalın ve dolaysız yoldan İvan Denisoviç'in Bir Günü'nde ele alınır. Farklı üsluplar kullanan iki yazarın eserleri değindikleri konular bakımından benzerlik gösterir. Dostoyevski Ölüler Evinden Anılar'da, Soljenitsın da İvan Denisoviç'in Bir Günü'nde mahkumların yaşamına, hapishane ve kamp ortamına değinir. Yazarlar, farklı yüzyıllarda ve farklı yönetim şekilleri altında yaşamalarına rağmen benzer bir tarihi süreçten geçer. Hükümet yanlısı olmayan her yazar gibi doğruyu söylemek istediklerinde devletin müdahalesiyle karşılaşırlar. Dönemin ceza sisteminin nasıl bir işleyişe sahip olduğunu yansıtmaları bakımından benzerlik gösteren bu gerçekçi eserlerin ortak ve farklı yönlerini ortaya koymak çalışmanın amaçlarındandır. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'yı ve Soljenitsın'ın Gulag Takımadaları'nı oluşturmadan önceki ilk basamakları olan bu iki eser, yazarların sanatını anlayabilmek adına incelemeye değerdir