Astım ve alerjik rinitli çocuklarda montelukastın psikiyatrik yan etkileri ve bu yan etkilerin yaşam kalitesine etkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Öğrenci: ÖZNUR YILMAZ

Danışman: İPEK TÜRKTAŞ

Özet:

Lökotrien reseptör antagonisti bir ilaç olan montelukast 1998'de kronik astım ve alerjik rinit tedavisinde koruyucu ilaç olarak kullanılmak üzere FDA'den onay almıştır. O zamandan beri tüm dünyada kullanılmakta olan bu ilacın bazı nöropsikiyatrik yan etkilere yol açtığı bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı; çocuklarda montelukastın psikiyatrik yan etkilerini araştırmak, bunların yaşam kalitesine etkisini belirlemek ve çok sık kullanılan bu ilacın yan etkilerine doktorların dikkatini çekmektir. Eylül 2013-Mart 2014 tarihleri arasında çocuk alerji poliklinik dosya arşivi her hafta taranarak, poliklinik sorumlusu doktorlar tarafından montelukast tedavisi başlanmış 3-18 yaş arasında 116 astım, 9 astım ve alerjik rinit bir arada olan toplam 125 hasta çalışmaya alınmıştır. Bölümde montelukast başlanacak astım ve alerjik rinitli hastalara izlemde ortaya çıkabilecek yan etkileri saptamak amacıyla tedavi öncesi düzenli olarak "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi", "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi", "Sorun Davranış Kontrol Listesi", "Conners Anne/Baba Derecelendirme Ölçeği", "Conners Öğretmen Derecelendirme Ölçeği" uygulanmaktadır. Çalışmaya sadece tedavi öncesi bu ölçeklerin uygulandığı hastalar alınmıştır. İki haftalık montelukast tedavisinden sonra hastalar, aileler ve çocuk okula gidiyorsa öğretmenler ile de telefonla veya yüz yüze görüşmeler yapılarak aynı ölçekler tekrar doldurulmuştur. Çalışmaya girme şartlarına uyan ve izlemlerinde kendilerine ulaşılabilen 125 hasta araştırmayı tamamlamıştır. Bunların 67 (%53.6)'si erkek, 58 (%46.4)'i kızdır. Tüm hastaların 33 (%26.4)'ü 6.5-15.5 yaş arasında olup okul çağındaki çocuklarken, 92 (%73.6)'si 3-6 yaş arasında okul öncesi yaş grubundaki çocuklardır. Hastaların hiçbirinde tedavi öncesinde psikiyatrik bir hastalık saptanmamıştır. Çalışmaya alınan toplam 125 hastanın 78 (%62.4)'inde nöropsikiyatrik yan etki ortaya çıkmıştır. Bunların 42 (%53.8)'si erkek, 36 (%46.1)'sı kızdır. Kalan 47 (37.6) hastada ise hiçbir nöropsikiyatrik yan etkiye rastlanmamıştır. Nöropsikiyatrik yan etki görülen toplam 78 hastanın 21 (%26.9)'i okul çağındaki, 57 (%73)'si ise okul öncesi yaştaki çocuklardır. Okul çağında olup nöropsikiyatrik yan etki çıkan 21 hasta bu yaş grubundaki toplam 33 hastanın %63.6'sını oluşturmuş olup, okul öncesi yaştaki 57 hasta da bu yaş grubundaki toplam 92 hastanın %61.9'unu oluşturmuştur. Çalışmamızda tedavi sonrasında en sık görülen yakınmanın "sinirli davranış (hırçınlık)" olduğu görülmüştür. Bu yan etki; okul çağındaki çocuklarda %57.6 (p=0.001), okul öncesi yaştaki çocuklarda ise %45.7 (p=0.0001) oranında bulunmuştur. Ayrıca, iki haftalık montelukast tedavisi sonrası kabus görme ve uyku bozukluğu (uyuyamama, uykuya dalmada zorlanma) yakınmalarının sıklığı hem okul öncesi yaş grubunda (sırasıyla p=0.0001, p=0.0001) hem de okul çağı çocuklarında (sırasıyla p=0.001, p=0.002) istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptanmıştır. 8 yaşındaki bir kız hastamızda da gece terörü (uyku sırasında ağlama, huzursuzluk) ortaya çıkmıştır. Montelukast tedavisi sırasında okul çağındaki çocukların 3 (%9.09)'ünde tedavinin 3-7 günleri arasında, okul öncesi yaştaki çocukların da 11 (%12)'inde tedavinin 3-5 günleri arasında halüsinasyon gözlenmiştir. Okul öncesi çocuklardan birinde tedavinin yedinci gününden itibaren depresif belirtiler çıkmıştır. Okul çağındaki çocuklardan beşinde tedavi öncesi hiç rastlanmadığı halde, tedaviden sonra baş ağrısı ortaya çıkmıştır (p=0.063). Okul öncesi yaştaki çocuklardan altısında tedavi sonrası baş ağrısı ortaya çıkmıştır (p=0.066). Yan etki çıkan hastaların hepsinde tedavi hemen kesilmiş ve yan etkilerin ortalama 3 gün içinde kaybolduğu görülmüştür. Çalışmamızda iki haftalık montelukast tedavisinden sonra, okul öncesi ve okul çağı yaştaki hasta grupları, "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi" ve "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi" ölçekleriyle yaşam kalitesi açısından değerlendirildiğinde toplam puan ortalamalarında tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşme olduğu görülmüştür (sırasıyla p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001). Bu sonuç, tedaviden sonra hastaların büyük bir kısmında yaşam kalitesinin değişik derecede bozulduğunu göstermektedir. Okul öncesi yaş grubunda "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" ile hastalık algısı (hastanın iyileşme ya da daha kötüye gitme durumunu değerlendirmesi) ölçülmüştür. Tedaviden sonra hastalık algısı puan ortalamaları tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p=0.0001). Bu düşme, çocukların astım veya alerjik rinitle ilgili hastalık belirtilerinin azaldığını ve iyileştiklerini düşündüklerini göstermektedir. Aynı yaş grubunda "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile ölçülen, fiziksel ve duygusal iyilik hali algısı, özsaygı algısı, aile ve sosyal ilişkiler algısı, okula uyum algısı ve diğer sorunlar algısı puan ortalamaları tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük saptanmıştır (sırasıyla, p= 0.0001, p= 0.0001, p= 0.0001, p= 0.0001, p= 0.04, p= 0.015, p=0.0001). Bu sonuç; hastaların özellikle günlük yaşam işlevselliklerinde belirgin bozulma ortaya çıktığını göstermektedir. "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi" ölçeği ile belirlenen yaşam kalitesi puanları ile "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi" ölçeklerinden elde edilen toplam yaşam kalitesi, özsaygı algısı, sosyal ilişkiler algısı, okula uyum algısı puanları arasında istatistiksel olarak önemli pozitif ilişki gözlenmiştir (p=0.042, p=0.006, p=0.043, p=0.03). Okul öncesi yaştaki çocuklarda "Sorun Davranış Kontrol Listesi" ölçeği ile değerlendirmede irritabilite (kolay ve çabuk öfkenlenme/aşırı tepki verme), letarji/sosyal geri çekilme, hiperaktivite, konuşma sorunu puan ortalamaları ile toplam puan ortalamaları tedaviden sonra istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (sırasıyla p= 0.0001, p= 0.027, p= 0.0001, p= 0.0001, p=0.0001). Bu puan ortalamalarının yükselmesi, tedaviden sonra davranış sorunlarının ortaya çıktığını ya da önceden var olan sorunun şiddetlendiğini göstermektedir. Okul öncesi yaştaki çocuklarda "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" toplam puan ortalamalarındaki düşme ile belirlenen yaşam kalitesinde bozulma ile "Sorun Davranış Kontrol Listesi" ölçeği ile belirlenen irritabilite (kolay ve çabuk öfkenlenme/aşırı tepki verme), letarji-sosyal geri çekilme, stereotipi, hiperaktivite, konuşma sorunu ve tüm ölçeğin toplam puan ortalamalarındaki artış arasında önemli ilişki olduğu görülmüştür (sırasıyla r= -0.546, p= 0.0001, r= -0.333, p= 0.001, r= -0.516, p= 0.0001, r= -0.592, p= 0.0001, r= -0.522, p= 0.0001, r= -0.593, p=0.0001). Okul öncesi yaştaki çocuklarda "Sorun Davranış Kontrol Listesi" ölçeği ile değerlendirmede hiperaktivite ortaya çıkması ile "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen okula uyum algısında bozulma arasında önemli ilişki saptanmıştır (sırasıyla r= -0.251, p= 0.016). "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile saptanan özsaygı algısı bozulması ile "Sorun Davranış Kontrol Listesi" ölçeği ile değerlendirilen konuşma sorunu çıkması arasında da önemli ilişki olduğu görülmüştür (r= -0.222, p= 0.034). Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" ile hastalık algısı (hastanın kendisinin iyileşme ya da daha kötüye gitme durumunu değerlendirmesi) ölçülmüştür. Tedaviden sonra hastalık algısı puanları tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p=0.0001). Bu puanların düşmesi, çocukların astım veya alerjik rinitle ilgili hastalık belirtilerinin azaldığını ve iyileştiklerini düşündüklerini göstermektedir. Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen fiziksel ve duygusal iyilik hali algısı, özsaygı algısı, aile ve sosyal ilişkiler algısı ile okula uyum algısı puan ortalamaları tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulunmuştur (sırasıyla p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.011). Bu bulgu çocukların yaşam kalitelerindeki olumsuz etkilenmeyi algıladıklarını göstermektedir. Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen fiziksel ve duygusal iyilik hali algısı, aile ve sosyal ilişkiler algısı ile okula uyum algısı puan ortalamaları tedavi öncesine göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük saptanmıştır (sırasıyla p=0.0001, p=0.0001, p=0.027, p=0.0001, p=0.0001). Bu sonuç ailelerin de çocuğun yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilediğini anladıklarını göstermektedir. Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile değerlendirmede belirlenen yaşam kalitesinde bozulma ile, "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen toplam yaşam kalitesi, duygusal iyilik hali algısı, aile ve sosyal ilişkiler algısı ile okula uyum algısında bozulma arasında önemli ilişki saptanmıştır (sırasıyla r=0.723, p=0.0001, r=0.596, p=0.0001, r=0.679, p=0.0001, r=0.697, p=0.0001, r=0.573, p=0.0001) Okul çağındaki çocuklarda "Conners Öğretmen Derecelendirme Ölçeği"ne göre dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranım sorunu ve diğer sorunlar puan ortalamaları tedaviden sonra istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (sırasıyla p= 0.012, p= 0.0001, p= 0.002, p=0.0001). Okul çağındaki çocuklarda "Conners Anne/Baba Derecelendirme Ölçeği"ne göre hiperaktivite, davranım sorunu, öğrenme sorunu, kaygı, psikosomatik bozukluk puan ortalamaları tedaviden sonra istatistiksel olarak anlamlı derecede yükselmiştir (sırasıyla p=0.0001, p=0.001, p=0.0001, p=0.0001, p=0.0001). Okul çağındaki çocuklarda "Conners Anne/Baba Derecelendirme Ölçeği"nde davranım sorunu, hiperaktivite, öğrenme sorunu, kaygı ile "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen yaşam kalitesinde bozulma arasında önemli ilişki saptanmıştır (sırasıyla r= -0.572, p= 0.001, r= -0.549, p= 0.001, r= -0.574, p= 0.0001, r= -0.573, p= 0.0001). Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi" ölçeği sonuçlarından elde edilen yaşam kalitesi, fiziksel iyilik hali algısı, duygusal iyilik hali algısı, aile ilişkileri algısı, sosyal ilişkiler algısı ve okula uyum algısı ile "Conners Öğretmen Değerlendirme Ölçeği" ile öğretmenlerce belirlenen dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranım sorunu ve diğer sorunlar arasında negatif yönde istatistiksel olarak önemli ilişki gözlenmiştir. "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi" ile belirlenen özsaygı algısı ile "Conners Öğretmen Değerlendirme Ölçeği" ile öğretmenlerce belirlenen dikkat eksikliği arasında da istatistiksel olarak negatif yönde önemli ilişki olduğu görülmüştür (p=0.039). Okul çağındaki çocuklarda "Conners Anne/Baba Derecelendirme Ölçeği"nde davranım sorunu, hiperaktivite, öğrenme sorunu, kaygı ile "KINDL-Aile Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen yaşam kalitesinde bozulma arasında önemli ilişki saptanmıştır (sırasıyla r= -0.572, p= 0.001, r= -0.549, p= 0.001, r= -0.574, p= 0.0001, r= -0.573, p= 0.0001). Okul çağındaki çocuklarda "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi" ile ölçülen yaşam kalitesi, duygusal iyilik hali algısı, aile ilişkileri algısı, sosyal ilişkiler algısı ve okula uyum algısı ile "Conners Öğretmen Derecelendirme" ölçeği ile belirlenen dikkat eksikliği, hiperaktivite, davranım ve diğer sorunlar arasında negatif yönde istatistiksel olarak önemli ilişki gözlenmiştir. "Conners Anne/Baba Derecelendirme Ölçeği" ile belirlenen davranım sorunu, hiperaktivite, öğrenme sorunu ve kaygı bozuklukları ortaya çıkması ile, "KINDL-Çocuk Yaşam Kalitesi Anketi" ile belirlenen yaşam kalitesinde bozulma arasında önemli ilişki olduğu görülmüştür (sırasıyla r= -0.439, p= 0.011, r= -0.437, p= 0.011, r= -0.487, p= 0.004, r= -0.475, p= 0.005). Çalışmamızda montelukastın psikiyatrik yan etkileri ve bunların yaşam kalitesi üzerine etkisi araştırılmıştır. Montelukast tedavisine bağlı nöropsikiyatrik yan etkilerin ülkemizde her yaştaki çocukta çok sık görüldüğü ve bu yan etkilerin çocukların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediği ilk defa bu çalışma ile ortaya çıkarılmıştır. Çok sık reçetelenen ve koruyucu amaçla uzun süre kullanılan bir ilaç olan montelukastın nöropsikiyatrik yan etkilerinin doktorların gözünden kolaylıkla kaçabileceği açıktır. Bu nedenle, doktorların dikkatini montelukastın yan etkilerine çekmekle, hastalarda daha uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesine ve böylece yaşam kalitelerinin düzelmesine yardımcı olunabilineceğini düşünmekteyiz.