Lumbosakral transizyonel vertebrada MRG ile psoas kası ve nörovaskuler yapıların anatomik değerlendirilmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: MEHMET ALİ CAN

Danışman: NİL TOKGÖZ

Özet:

Amaç Vertebral disopati ameliyatları sırasında komşu nörovasküler yapılara (lomber pleksus, femoral sinir, büyük damarlar) risk iyi karakterize edilmemiştir. Çalışmamızda normal ve lumbosakral transizyonel vertebralı hastalarda son hareketli segment ve onun bir üst seviyesinde vertebra korpusuna psoas kasının mesafesi ve nörovasküler yapıların vertebra gövdesine göre belirlenmiş yerleşimini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem Ocak 2011 ile Ocak 2017 tarihleri arasında bölümümüzde bel ağrısı nedeni ile lomber vertebra MR incelemesi yapılan 18 ile 60 yaş aralığındaki 150 hasta hastane bilgi yönetim sistemi kullanılarak retrospektif olarak tarandı. Değerlendirmede transizyonel segment ve komşu bir üst segmentte psoas kası, iliak venler ve nöral pleksusun intervertebral diske göre konumu incelendi. Çalışmaya dahil olan hastaların tamamının incelemesinin 3 Tesla (T) MR cihazı (Siemens Magnetom Verio syngo MR B17, Erlangen, Germany) kullanılarak gerçekleştirildi. MRG'de aksiyel T2, sagittal T2, Sagittal T1 sekanslarının yanısıra tüm hastalarda sagittal plan T2A HASTE sekans servikal, torakal ve lomber görüntüler alındıktan sonra composing yöntemi ile birleştirildi. MRG kesitleri olguların klinik ve fizik muyene bulgularına kör olarak bir radyolog tarafından aynı oturumda birlikte değerlendirilmiştir. Ölçümler her hasta için 3 kere yapılıp ortalaması alınmıştır. Ölçümsel veriler ortalama ± standart sapma ve isimsel veriler sayı, yüzde şeklinde ifade edildi. İstatistik olarak isimsel verilerin karşılaştırılmasında ki kare ve çok gözlü alanlarda ki kare, ikili ölçümsel verilerin karşılaştırılmasında bağımsız gruplarda t testi, normal dağılımın sağlanamadığı durumlarda Mann Whitney-U testi uygulandı. Çoklu grup karşılaştırması yapılırken normal dağılıma sahip veriler için tek yönlü varyansa analizi, normal dağılıma uymayan veriler için ise Kruskal Wallis testi kullanıldı. Çoklu grup analizinden sonra post-hoc ikili analizler yapıldı . İstatistiki anlamlılık düzeyi olarak p< 0,05 alındı , ikili analizler için p değerinde Benfori düzeltmesi kullanıldı. İstatistiksel analiz ve grafiklerin yapılması, düzenlenmesi için SPSS 22,0 istatistik programı kullanıldı. Bulgular Çalışma grubunun %53'ü kadınlardan oluşmaktadır. Çalışma grubunu yaş açısından değerlendirdiğimizde, normal vertebra grubunun yaş ortalaması 39, lumbalize transizyonel vertebra grubunun yaş ortalaması 45 ve sakralize transizyonel vertebra grubunun yaş ortalaması ise 41 olarak saptanmış olup, gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fark saptanmıştır. Ancak yapılan ikili analizlerde gruplar arasındaki bu farkın istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olmadığı saptanmıştır. Her iki taraftaki psoas kası ile son hareketli vertebranın laterali arasındaki mesafe en fazla lumbalize ve en az sakralize gruptadır. Vertebra korpus anterioru ile psoas kasının her iki tarafındaki mesafe de lumbalize transizyonel vertebrası olan hastalarda en fazla, sakralize transizyonel vertebrası olan hasta grubunda en azdır. Hem lateraldeki hem de anteriordaki bu mesafeler hem sağ hem de sol tarafta istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklıdır. Her iki taraftaki psoas kası ile son hareketli segmentin üzerindeki segment laterali arasındaki mesafe en fazla lumbalize ve en az sakralize gruptadır. Vertebra korpus anterioru ile psoas kasının her iki tarafındaki mesafe de lumbalize hastalarda en fazla ve sakralize grupta en azdır. Hem lateraldeki hem de anteriordaki bu mesafeler hem sağ hem de sol tarafta istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklıdır. Sağ iliak venin son hareketli vertebra segmentine göre pozisyonunda gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamışken, sol iliak venin pozisyonu farklı bulunmuştur. Yapılan ikili analizlerde bu farkın normal gruptan kaynaklandığı, LSTV grubuna göre daha arkada yer aldığı saptanmıştır. Son hareketli segment bir üstü seviyede, sağ iliak ven lumbalize hastalarda daha arka yerleşimli saptanmış olup, normal ve sakralize grupta fark bulunmamıştır. Sol iliak venin lumbalize grupta, normal ve sakralize hastalara göre daha arkada yer aldığı gözlenmiştir. Hem sağ hem de sol nöral pleksus lumbalize transizyonel vertebralı hastalarda daha ön yerleşimli saptanmıştır. Sonuç LSTV hastalarında son hareketli segment ve diskopatilerin sık görüldüğü bir üst segmentte paravertebral anatomik yapıların (psoas kası, iliak ven ve lomber pleksus) yerleşimi farklıdır. Bu morfolojik farklılıklar LSTV hastalarında lomber ameliyatlar sırasında nörovasküler yapılarda yaralanma riskini artırabilir. LSTV hastalarında lomber paravertebral kaslar ve nörovasküler yapıların yerleşimlerindeki anatomik farklılıkları araştırmak için gelecekte daha geniş hasta grubu ile çalışmalar yapılmasının yararlı olacağını düşünmekteyiz.