Siprofloksasin profilaksisi alan akut lösemili çocuklarda bakteriyel enfeksiyon sıklığı ve prognoza etkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2018

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: NURETTİN ALICI

Danışman: Zühre Kaya

Özet:

Çocukluk çağı akut lösemilerinde gelişen hasta bakım hizmetleri ve destek tedavileri, yüksek dozlarda kombine kemoterapi uygulamaları ile son yıllarda hastalıksız sağ kalımında büyük artış yaşanmıştır. Akut lösemili çocuklarda kemoterapilerin en önemli hematolojik yan etkilerinden biri nötropenidir. Tedavi boyunca gelişen febril nötropenik epizodlar, tedavide neden olduğu gecikmeler, geniş spektrumlu antibiyotiklerin neden olduğu organ toksisitesi ve enfeksiyon etkenlerinin doku ve organlarda oluşturduğu hasarlar nedeniyle önemli bir morbitide ve mortalite sorunudur. Profilaktik siprofloksasin kullanımının ise akut lösemili çocuklarda sağ kalımı artırdığı, febril nötropenik epizod sayısını, geniş spektrumlu antibiyotik kullanma gereksinimi ve antibiyotik tedavisi sürelerini, kemoterapide yaşanan gecikmeleri dolayısıyla relaps ve ölümleri azalttığı bildirilmektedir. Biz de siprofloksasin profilaksisi alan akut lösemili vakalarda bakteriyel enfeksiyon sıklığını ve prognoza etkisini değerlendirdik.

Çalışmamızda BFM 95 protokolüne göre tedavi edilen 80 ALL li, MRC

12 protokolüne göre tedavi edilen 20 AML li olgunun klinik ve mikrobiyolojik olarak kanıtlanmış febril nötropeni epizodları, bu epizodlarda alınan kültürler ve afebril dönemlerde alınan surveyans kültürleri, bu kültürlerde üreyen mikrobiyolojik etkenlerle antibiyogramlardaki kinolon direnci ve kullanılan antibiyotik tedavileri değerlendirildi.

Her iki lösemi grubunda da en sık klinik enfeksiyon odağı olarak pnömoni, en sık mikrobiyolojik etken olarak gram pozitif bakteriler (koagülaz-negatif stafilokok) tespit edildi. Febril nötropenik epizodların tedavisinde geniş

91

spektrumlu kombine antibiyotiklerin tercih edildiği görüldü. AML de relaps ve ölüm oranlarının ALL li olgulara göre istatistiksel anlamlı yüksek olduğu saptandı. Bu hastalarda 3 ten fazla geçirilen febril nötropenik epizodun tedavi gecikmesini, relaps ve ölümleri artırdığı tespit edildi.

Sonuç olarak, araştırmamızda siprofloksasin profilaksisinin akut lösemili çocuklarda gram negatif etkenleri azalttığı, buna karşılık gram pozitif enfeksiyonlarda artışa yol açtığı gösterilmiştir. ALL li olgularda 3 den fazla FNE görülme oranının AML li olgulardan düşük bulunması siprofloksasin profilaksisinin bu grupta daha etkin olduğunu düşündürmektedir. Kinolon direnci, profilaksinin yoğun kullanıldığı akut lösemi indüksiyon fazında yüksek oranda bulunurken, daha az kullanıldığı konsolidasyon ve reindüksiyon fazlarında düşük oranda bulunması bu tür hastalarda gereksiz kinolon kullanımın önemine işaret etmektedir. Gelecekte lösemi tedavisinde kemoterapi yoğunluğunun azaltılmasının bu hasta grubunda nötropenik dönemlerin kısalmasına ve antimikrobiyal profilaksinin daha az kullanılması ile direnç gelişimi ve ilaç yan etkilerini önleyeceğini düşünmekteyiz.