Vasküler parkinsonizm ve idiopatik parkinson hastalarında serebral hemodinamik parametrelerin transkranial doppler ultrason yöntemiyle karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2014

Öğrenci: DOĞA VURALLI

Danışman: HATİCE AYŞE BORA

Özet:

Serebrovasküler hastalık sekonder parkinsonizmin önemli bir nedenidir ve vasküler parkinsonizm tüm parkinsonizm vakalarının %3-12'sini oluşturmaktadır. Parkinson Hastalığı ise nigrostriatal yolakta, dopaminerjik nöronal kayba bağlı olarak görülen nörodejeneratif bir hastalıktır. Klinisyenler için, bu iki farklı hastalığı birbirinden ayırabilmek önemlidir. Asimetrik başlayan yavaş ilerleyen bir VP'yi PH'den ayırmak güçtür. Tanının doğruluğunu arttırmak için rutin tanısal amaçla kullanılabilecek yeni tetkikler gerekmektedir. Transkranial Doppler Ultrason, serebral hemodinaminin değerlendirilmesinde kullanılan kolay ve güvenilir bir yöntemdir. Bu çalışmada, 19 PH hastası, 12 VP hastası ve benzer yaş aralığında 20 sağlıklı gönüllünün MCA, ACA, ICA, VA ve BA pik sistolik ve ortalama kan akım hızları, rezistivite ve pulsatilite indeks değerleri ölçüldü. VP hastalarında, kontrol grubuna göre incelen tüm damarlarda ortalama kan akım hızları düşük, RI ve PI değerleri yüksek saptandı. VP hastalarında PH hastalarına göre de ACA, ICA ve VA'da ortalama kan akım hızları anlamlı olarak düşük, RI ve PI değerleri ise yüksek bulundu. PH grubunda kontrol grubuna göre MCA, ACA, ICA ve BA RI ve PI değerleri yüksek, ICA ve BA ortalama kan akım hızları düşük bulundu. Bunun PH'de subkortikal nöronal sistemlerin ve serebral damarların sempatik inervasyonunun dejenerasyonuna ve PH'de levodopa tedavisine bağlı izlenen homosistein yüksekliğine bağlı olabileceği düşünülmüştür. VP'de hem intrakranial hem de ekstrakranial arterlerde ortalama kan akım hızları düşük, PI ve RI değerleri yüksek olup, bu da VP'nin azalmış arteryel elastisite ve kompliyans, artmış distal vasküler rezistans ve azalmış serebral kan akımı ile ilişkili olduğunu göstermektedir. VP ve PH'yi karşılaştıran, daha fazla vaka sayısı ile yapılacak bir TKD çalışması ile, özellikle PI değeri için, her artere göre ayrı belirlenecek bir cut-off değerinin, VP ve PH ayrımına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.