Küçük renal tümörlerin tedavisinde US/BT eşliğinde ablatif tedaviler


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2012

Öğrenci: SEDA ALADAĞ KURT

Danışman: CEM YÜCEL

Özet:

Küçük renal tümör saptanan olgularda, ablatif tedavi yöntemlerinden radyofrekans ablasyon (RFA) ve kriyoterapi, gün geçtikçe kullanımı artan cerrahiye alternatif termal ablasyon yöntemleridir. Bu çalışmanın amacı ablatif tedavilerin etkinliğini değerlendirmektir. Çalışmaya, renal tümörü bulunan, yaş aralığı 22-90 (ortalama:59,2) olan toplam 45 olgu (32 erkek, 13 kadın) dahil edildi. Toplam 79 lezyonun 64'üne RFA, 15'ine ise kriyoterapi yapıldı. Lezyonların sayıları 1-11 (ortalama 1,68), çapları ise 0,9-4,5 cm. (ortalama 1,9 cm) arasındaydı. R.E.N.A.L. nefrometri skoruna göre toplam 79 lezyonun 43'ü düşük, 31'i orta ve 5'i yüksek risk grubunda idi. Toplam 53 seans uygulanan ablasyon işlemlerinden 32 seansta RFA (24 perkütan, 5 intraoperatif açık, 3 laparoskopik); 15 seansta ise kriyoterapi (11 perkütan, 4 intraoperatif) uygulaması yapıldı. Perkütan RFA işlemlerinin 14'ü ise US+BT, 7'si yalnız US ve 3'ü yalnız BT eşliğinde; perkütan kriyoterapi işlemlerinin 8'i BT+US, 2'si BT ve 1'i US eşliğinde gerçekleştirildi. Tüm RFA işlemlerinde RITA Starburst® Talon elektrodu, tüm kriyoterapi işlemlerinde ise Precise? sistemi ve Iceseed? kriyoablasyon iğneleri kullanıldı. 8 olguda tek seansta egzofitik yerleşimli 8 lezyonda işlem öncesinde lezyon komşuluğuna % 5'lik konsantrasyonda dekstroz solüsyonu enjeksiyonu uygulandı. Ablasyon sonrasında olgular 1., 3., 6. ay ve 1. yılda, sonrasında ise yıllık periyodlarda BT ve MR ile takip edildi. İşlem sonrasında 1/45 (%2,2) olguda pelvikalikseal hasar, 1/45 (%2,2) olguda erken dönem böbrek fonksiyon testlerinde bozukluk, 1/45 (%2,2) olguda cilt yanığı, 1/45 (%2,2) olguda subkapsüler ve 3/45 (%6,6) olguda perirenal hematom saptandı. Olgular 2-55 ay (ortalama 23,6 ay) takip edildi. 38/45 (%84,5) olguda ve 72/79 (%91) lezyonda takip incelemelerinde tam ablasyon izlendi. Rezidü ya da rekürrens saptanan 7/45 (%15,5) olgudan 5'ine 6 seans reRFA uygulandı. Takipte 3/45 (%6,6) olguya radikal nefrektomi, 1/45 (%2,2) olguya ise renal arter embolizasyonu uygulandı. Takip süresince yalnızca 1/45 (2,2) olguda lokal ileri evre hastalığa progresyon gözlendi. Olgulardan 3/45'i (%6,6) eşlik eden morbidite ya da ek maligniteler nedeniyle kaybedildi. Ablatif tedaviler, küçük renal tümörlerin tedavisinde tercih edilen, etkin ve morbiditesi düşük tedavi yöntemleridir. Nefrometri skorlamanın böbrek tümörlerinin tanımlanmasında standardizasyon sağlamanın yanısıra tedavi seçimi ve prognoz öngörüsüne katkıda bulunacağı düşünülmektedir.