Meme kitlelerinin tanısında pron masada stereotaktik vakumlu biyopsinin yeri


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Öğrenci: BERNA KAHYA

Danışman: SERAP GÜLTEKİN

Özet:

Amaç: Mamografi tarama programlarının yaygınlaşması ile birlikte mamografik olarak saptanan ele gelmeyen meme lezyonlarının sayısı sürekli olarak artmaktadır. Stereotaktik vakumlu kor iğne biyopsi, mamografide saptanan ele gelmeyen meme lezyonlarının doku tanısının elde edilmesinde kullanılan efektif, güvenilir ve az invaziv bir tanısal işlemdir. Son zamanlarda, stereotaktik meme biyopsileri pron masa ve dijital mamografi ünitesinden oluşan sistemlerde yapılmaktadır. Bu çalışmanın amacı pron masada yapılan stereotaktik vakumlu kor meme biyopsi işleminin, tanısal değerini, başarı oranını, güvenilirliğini ve komplikasyonlarını değerlendirmektir. Gereç-yöntem: Mart 2007 ile Haziran 2010 tarihleri arasında bölümümüz mamografi ünitesinde, 137 hastaya ve 138 lezyona (134 (%97) mikrokalsifikasyon kümesi, 4’ü (%3) asimetrik fokal dansite) pron masada (Multicare, Hologic) stereotaktik vakumlu kor iğne biyopsi işlemi planlandı. Biyopsi için endikasyonlar ele gelmeyen ve ultrasonografide görülmeyen şüpheli mamografik anormalliklerdi. 137 hastadan 3’üne teknik nedenlerle, 1’ine işlem sırasında olan kanama nedeniyle biyopsi yapılamamıştır. Stereotaktik vakumlu kor iğne biyopsi 133 hastada (39–78 yaş, ortalama:53 yaş) ve 134 lezyona (ortalama boyut:15,6 mm) uygulanmıştır. Tüm biyopsiler tek bir radyolog tarafından gerçekleştirilmiştir. Vakum biyopsi sonuçları ile cerrahi çıkartılma sonrası patoloji raporları arasındaki uyum değerlendirilmiştir. Histopatoloji sonuçları, biyopsi işleminin hasta tarafından katlanılabilirliği ve işlem boyunca ortaya çıkan erken geç komplikasyonlar kaydedilmiştir. Biyopsi sırasında alınan parçaların ortalama sayıları ve radyolojik olarak tam çıkartılan hedef lezyonların yüzdesi analiz edilmiştir. Stereotaktik biyopsi sonrasında mamografik olarak tamamen çıkarıldığı düşünülen lezyon yerleşimlerine klips yerleştirilmiştir. Bulgular: Stereotaktik meme biyopsi 107 hastada ”Vacora” (10G) vakumlu kor biyopsi iğnesi ile, 27 hastada “ATEC” sistemi (9G) ile yapılmıştır. Her biyopside elde edilen parça sayısı ortalama 12 (7-28) idi. İşlem süresi ortalama 26,5 dakika (15-53) idi. 88 lezyona stereotaktik vakumlu biyopsi sonrası klips yerleştirildi. 42 lezyona teknik nedenlerle, 4 lezyona ise kanama nedeni ile klips yerleştirilemedi. 3 lezyon BI-RADS 3, 89 lezyon BI-RADS 4A, 16 lezyon BI-RADS 4B, 16 lezyon BI-RADS 4C ve 10 lezyon BI-RADS 5 olarak sınıflandı. 134 lezyonun 31’inde (%23) karsinom saptandı. Benign lezyonların sayısı 90 (%67) ve atipik lezyonların sayısı 13 (%10) idi. Tüm malign lezyonlara mastektomi uygulanmıştır. Histolojik sonucu atipik gelen ve mamografik ve patolojik bulgular arasında uyumsuzluk olan hastalara cerrahi biyopsi uygulandı. Vakum destekli biyopsi sonuçları ile cerrahi biyopsi sonrası elde edilen patoloji raporları arasında uyum saptanmıştır. Hedef lezyonun radyolojik olarak tamamen çıkarılması lezyonların % 60’ında (80/134) elde edilirken, bu lezyonların %55’inin boyutları 5 mm’den küçüktü. İzlem mamografisi, kor biyopsi sonucu benign gelen (90, %67) ve cerrahi biyopsi sonucu atipi gelen tüm hastalara önerildi. 2 yıllık izlemlerde malign değişiklik saptanmadı. Çalışmamızda 1 tane yanlış negatif sonucumuz vardı. Yanlış negatiflik oranımız (1/134) % 0, 7. Yanlış pozitif sonuç ise saptanmamıştır. Komplikasyonlar hafif kanama ve gecikmiş hafif hematomlardan oluşuyordu. Biyopsi yapılan 6 (% 14) hastada işlem sırasında şiddetli kanama oldu. Sonuç: Bu çalışma, ele gelmeyen meme lezyonlarının tanısında vakum destekli biyopsi yönteminin etkinliğini doğrulamakta ve cerrahi tedaviyi planlamadaki yararını göstermektedir. Vakum biyopsi işlemi, meme lezyonlarının tanısı ve tedavisi için gerekli olan cerrahi müdahale sayısında azalma sağlamaktadır. Pron masada stereotaktik vakum destekli kor biyopsi, mamografide saptanan ele gelmeyen lezyonların örneklemesinde cerrahiye seçenek olabilecek doğru, güvenli ve hasta toleransı yüksek bir tekniktir.