Diffüz Büyük B Hücreli Lenfoma’da CD10, Bcl-6, MUM1 markerların ekspresyonu ve prognoza etkisi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Ahmet Yozgat

Danışman: AYTUĞ ÜNER

Özet:

Diffüz büyük B hücreli lenfoma (DBBHL) batı toplumlarında en sık görülen lenfoma alt tipidir. Non-Hodgkin lenfomaların (NHL) yaklaşık olarak %30-40’ını oluşturur. DBBHL heterojen klinik, morfolojik, immunolojik ve sitogenetik özellikler içerdiğinden çok değişken klinik seyir ve belirgin biyolojik heterojenite göstermektedir . cDNA ve oligonükleotid microarrayleri kullanarak yapılan çalışmalarda DBBHL önemli biyolojik altgruplara ve prognoz gruplarına ayrılabilir. Bunlar germinal merkez B hücre (GCB), aktive B hücre (ABC) ve tip 3 gen ekspresyon profili tipleridir. Genellikle bu tür çalışmalar daha uzun sürmekte ve taze donmuş örnekleri gerektirmektedir fakat bu örnekler vakaların çok az bir grubunda mevcut durumdadır. Bu nedenle yapılan çalışmalarda CD10, Bcl-6, MUM 1/IRF (MUM1) biyomarkerlarının ekspresyonuna patoloji preparatlarından bakarak GCB ve ABC gruplarını birbirinden ayıran bir algoritma oluşturulmuştur. Bizde çalışmamızda Hans ve grubunun oluşturduğu bu algoritmayı kullanarak hastaların GCB ve ABC olarak altgrup oranlarını belirledik ve hastaların bu altgruplarda rituksimab içeren kemoterapiye yanıt oranlarını inceledik. Çalışmaya 1997 ile 2009 tarihleri arasında DBBHL tanısı alan toplam 81 (39 erkek ve 42 kadın) hasta alındı. Bu hastaların tanı anındaki patoloji preparatlarına ulaşıldı ve dosyaları retrosprektif olarak tarandı. Hastaların patoloji preparatlarından CD10, bcl-6, MUM1 ve bcl-2 markerları immunohistokimyasal yöntemle bakıldı ve %30 ve üzeri boyanma pozitif olarak değerlendirildi. Bu markerlar kullanılarak hastalar gruplandırıldı. Hastaların 36’sı (%44,4) GCB grubunda, 45’i (%55,6) ise ABC grubunda idi. Bcl-2 ise 53 hastada (%65,4) pozitif idi. Hastaların 31’i (%38,3) CHOP ve benzeri, 50’si (%61,7) ise R-CHOP KT’si aldı. Yapılan sağkalım analizinde IPI risk skoru düşük hastalarda yüksek olanlara göre (p=0,006) , genç hastalarda yaşlılara göre (p=0,004) ve ilk tedaviye iyi yanıt veren hastalarda kötü yanıt veren hastalara göre (p<0,001) 5 yıllık OS oranı anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Değerlendirilen markerlar korelasyon açısından karşılaştırıldığında CD10 ile MUM1 arasında pozitif yönde , bcl-6 ile MUM-1 arasında da negatif yönde bir korelasyon olduğu görüldü. Klinik özellikler içinde ise IPI skorunun hasta yaşı, performans durumu, LDH düzeyi, evre ve hastaların son durumları (exitus, hayatta) ile pozitif yönde ve anlamlı derecede korele olduğu görülmüştür. Ayrıca LDH düzeyinin B semptomları pozitif yönde korele olduğu saptandı. Markerlara göre belirlenen gruplar arasında sağkalım açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı. Rituksimab öncesi dönemde immunohistokimyasal markerlara göre belirlenen altgrupların sağkalım farkı oluşturduğu bilinmektedir. Ancak rituksimab sonrası dönemde yapılan çalışmalarda çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. Bu nedenle rituksimabın oluşturduğu sağkalım farkı da göz önüne alınarak daha güvenilir markerların belirlenmesine ihtiyaç vardır.