MAKSİLLOFASİYAL BÖLGEDEKİ KEMİK İÇİ DEFEKTLERİN TEDAVİSİNDE PLATELETTEN ZENGİN PLAZMANIN DEMİNERALİZE KEMİK GREFTİ İLE BİRLİKTE KULLANIMININ ETKİNLİĞİNİN KLİNİK VE RADYOLOJİK OLARAK İNCELENMESİ


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2009

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: M.Cenk DURMUŞLAR

Danışman: CANSU ALPASLAN

Özet:

Bu çalışmadaki amacımız Plateletten zengin plazman›n ve Demineralize kemik matriksinin kombine olarak kullanıldığında 3. molar çekim soketlerindeki iyileşme üzerindeki etkilerinin radyolojik ve klinik olarak değerlendirilmesidir. Çalışmaya 18 hasta (12 kadın 6 erkek) dahil edilmiştir. Bilateral olarak çekilen tam gömülü 20 yaş dişi çekim kavitelerinden sol taraftakine demineralize kemik matriksi tek başına uygulanmış sağ taraftakine ise plateletten zengin plazma demineralize kemik matriksi ile birleştirilerek uygulanmıştır. Diş çekim boşluğunda yeni oluşan kemiğin dansitesini ölçmek ve bu yolla iyileşme sürecinin takibini yapabilmek için postoperatif 1., 3. ve 6.aylarda hastalardan dijital panoramik radyografiler alınmış ve Adobe Photoshop CS2 program›nda histogram analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir. Ayr›ca klinik olarak 1., 3. ve 6. aylarda periodontal ataçman miktarındaki değişikleri saptamak için 2. molar dişi distal cep derinliği ölçülmüştür. Çalışmanın sonucunda yaln›z DBM uygulanan grup ile PRP ve DBM’nin beraber uygulandığı gruplar aras›nda radyolojik olarak kemik iyileşmesi açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Ayr›ca iki grupta da 2. molar dişin distal periodontal cep derinliğinin 1., 3., ve 6. aylarda anlaml› olarak azaldığı görülmüştür. 108 Bununla birlikte dijital panoramik radyografilerin bilgisayar ortam›nda analizinin noninvaziv oluşu, sağlanan bilgilerin kolay depolanmas› ve ekonomik olmas› sebebiyle klinikte kemik iyileşmesinin takibinde kullanılabileceği gösterilmiştir. Sonuç olarak PRP nispeten yeni bir bilimsel aland›r ve haz›rlama yöntemleri, beraber kullanılabileceği en uygun greft ve etki süresi gibi birçok bilinmeyeni bulunmaktad›r. Bu alanda bir çok klinik çalışma yapılması gerektiği düşünülmektedir.