Nazal polip dokusunda endoplazmik retikulum stres proteinlerinin ifadelenme düzeylerinin belirlenmesi


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2015

Öğrenci: FARUK KADRİ BAKKAL

Danışman: ALPER CEYLAN

Özet:

Nazal polipozis, burun boşluğu ve paranazal sinüsleri kaplayan poliplerle karakterize, sinonazal mukozanın kronik inflamatuar bir hastalığıdır. Toplumda %1-4 arasında görülmekte ve hastaların hayat kalitelerini ciddi biçimde etkilemektedir. Güncel yöntemlerle tedavisinin zor oluşu ve tekrarlama riskinin yüksekliğinden dolayı kulak burun boğaz hekimlerini zorlayan bir hastalıktır. Bu bağlamda temel biyolojik mekanizmaları tam olarak aydınlatılamamış nazal polipozis hastalığının moleküler fizyopatolojisini araştırmak amaçlanmıştır. Hücre içi bir organel olan Endoplazmik Retikulum'un fizyolojik kapasitesinin aşıldığı durumlarda lümende katlanmamış proteinler birikmekte ve bu durum ER-stres denilen bir dizi zincirleme reaksiyonu tetiklemektedir. Yapılan araştırmalarda ER-stres'in inflamasyon patogenezinde anahtar rol oynadığı gösterilmiştir. Çalışmamız, nazal polipoziste bu yolağın ifadelenmesinin artmış olacağına dair hipotezimiz doğrultusunda hazırlanmıştır. Birçok inflamatuar hastalığın etiyolojisinde kanıtlanmış etkileri gösterilen ER-stres ile başlayan katlanmamış protein cevabı (UPR) nazal polipoziste aydınlatılması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda polip dokusunda, UPR yolağında görev alan şaperonlardan Bip/GRP78, translasyon başlatıcı faktörlerden eIF2α ve transkripsiyon faktörlerinden CHOP proteinlerinin ifadelenme düzeyleri westen blot yöntemi ile incelenmiş ve her üçünün ifadelenmelerinin hem NP grubunda, hem astım+NP grubunda, hem de Samter grubunda sağlıklı alt konka mukozası örneklerine göre artış gösterdiği saptanmıştır. Bulgularımız NP etiyopatogenezinde ER-stresin rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Çalışmamız bu konuda yapılmış pilot çalışmalar arasındadır. Ancak, birbiri ile iç içe geçmiş karmaşık bir mekanizma olan UPR yanıtının diğer elemanlarını da içine alan ve geniş hasta grupları üzerinde daha kapsamlı olarak irdeleyen araştırmalar yapılması gerekmektedir.