AŞİL TENDİNOPATİLERİNİN GERÇEK ZAMANLI SONOELASTOGRAFİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ: KARŞILAŞTIRMALI ÇALIŞMA


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: FERDA AĞIRGÜN

Danışman: SUNA ÖZHAN OKTAR

Özet:

AMAÇ: Çalışmanın amacı Aşil tendinopatilerinde gerçek zamanlı sonoelastografinin tanısal değerini gri skala US ve Doppler US ile karşılaştırmalı olarak araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Klinik olarak Aşil tendinopatisi düşünülen 21 semptomatik olgu ile 20 asemptomatik gönüllü çalışmaya dahil edildi. Olgular gri-skala, renkli Doppler US ve gerçek zamanlı sonoelastografi yöntemleri ile incelendi. Toplam 41 hasta ve gönüllü olgunun 82 aşil tendonu ve her tendonun proksimal, orta ve distal olmak üzere 3 segmenti kısa ve uzun aks incelemelerde ayrı ayrı değerlendirilerek dijital ortamda kaydedildi. Görüntüler iki radyolog tarafından kör olarak değerlendirildi ve fikir birliği ile skorlandı. Olgular gri skala US incelemede çap, iç ekojenite yapısı, kenar özellikleri göz önüne alınarak; kenarları birbirine paralel seyreden, homojen ekojenitede normal görünümlü tendon (evre 1), kenarlarında bombeleşme bulunan, homojen ekojenitede genişlemiş görünümlü tendon (evre 2) ve kenarlarında genişlemenin eşlik ettiği ya da etmediği hipoekoik alanlar içeren heterojen ekojenitedeki tendon (evre 3) şeklinde üç gruba ayrıldı. Renkli Doppler US’de kanlanmanın olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. Sonoelastografi ile tendon mavi-yeşil renkte ise ve hiç kırmızı renkte çizgilenme içermiyor ise sert (Tip 1, normal), hafif kırmızı çizgilenmeler içeriyor ise orta sertlikte (Tip 2, normal) ve kırmızı çizgilenmeler miktar olarak fazla ise yumuşak (Tip 3, patolojik) olarak sınıflandırıldı. Tüm olgularda ortalama gerinim indeksi değerleri her segment için hesaplandı. BULGULAR:Yakınma varlığı cinsiyet, beden kitle indeksi ve Aşil çapı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Yaş artışı ile yakınma varlığı arasında ise istatistiksel anlamlı artış gözlendi (p<0,05). Sağlıklı gönüllülerde olguların 37’si (%67,2) Tip 1-sert, 15’i (%27,3) Tip 2-orta sertlikte ve 3’ü (%5,5) Tip 3 yumuşak idi. Aşil tendinopatisi bulunan olguların ise 9’u (%33,3) Tip 1- sert, 4’ü (%14,8) Tip 2-orta sertlikte ve 14’ü (%51,9) Tip 3-yumuşak idi. Sonoelastografinin Aşil tendinopatilerinde duyarlılığı, özgüllüğü, pozitif öngörü değeri, negatif öngörü değeri ve doğruluğu sırasıyla %51,9, %94,5, %82,4, %80 ve %80,5 iken, aynı değerler gri skala inceleme için sırasıyla %51,9, %90,9, 73,7, % 79,4 ve % 78 olarak hesaplandı. Doppler incelemede ise duyarlılık %25,9, özgüllük %100, PÖD %100, NÖD %73,3, doğruluk %75,6 idi. Tendinopati gelişme riski en fazla olan orta 1/3 lük kesimde gerinim indeksi eşik değeri 1,4 olarak hesaplandı. Tanısal performans açısından bakıldığında gri skala ve sonoelastografi, renkli Doppler US’ye üstünlük sağlamakta olup kendi aralarında benzerlik göstermektedirler. Sonoelastografinin pozitif öngörü değerinin gri skalaya göre daha yüksek olması göz önüne alındığında tanının daha doğru şekilde konmasında önemli bir avantaj sağladığı ortaya konulmuştur. SONUÇ: Aşil tendon patolojilerinin değerlendirilmesinde sonoelastografi, gri skala inceleme ile birlikte kullanıldığında tanısal doğruluğu artırmaktadır. Erken dönem tendinopati olgularında sonoelastografinin tanısal değerini ortaya koymak için daha geniş kapsamlı ve uzun vadeli çalışmalar gerekmektedir.