Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi iç hastalıkları yoğun bakım ünitesinde septik şok yönetiminde sıvı resüsitasyon yaklaşımları


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2016

Öğrenci: ASENA DİKYAR

Danışman: ŞAHENDER GÜLBİN AYGENCEL BIKMAZ

Özet:

Yoğun bakımda izlenen hastalar içerisinde sepsis ve septik şok tanısı alan hastalar önemli bir yer teşkil etmektedir. Sepsis ve septik şok tanısı ile izlenen yoğun bakım hastalarında yüksek mortalite oranları bildirilmektedir. Erken hedefe yönelik tedavide hemodinamik stabilitenin sağlanması açısından ağır sepsis/septik şoklu hastalarda uygun sıvı replasmanının yapılması çok önemlidir. Bugüne kadar yapılan pek çok çalışmada resüsitasyonda başlangıç için kullanılması gereken sıvının cinsi ve miktarı net olarak aydınlatılamamıştır. Yoğun bakımda kullanımda olan sıvılar arasında kristaloidler (0.9 NaCl, %0.45 NaCl, RL), kolloidler (jelatin bazlı, nişasta bazlı, albumin) ve kan ürünleri sayılabilir. Biz bu çalışmada kendi yoğun bakım ünitemizde septik şok tanısı ile yatan veya yatışta septik şok gelişen hastalarda uyguladığımız sıvı replasmanını belirleyip, bu yaklaşımın septik şok sürecine, sağkalıma etkisi olup olmadığını anlamaya çalıştık. Çalışmamız retrospektif olarak yapılmış olup; 01.01.2012 ile 31.12.2014 tarihleri arasında İç Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesi'ne septik şok tanısı ile yatan veya yatışı sırasında septik şok geliştiren hastalarda ilk septik şok atakları alınarak özellikle sıvı tedavi rejimleri incelenmiştir. Çalışmamızda 1. atakta septik şoktan ölüm oranı (82/140) %58.5 olarak bulunmuştur. İlk septik şok atağında sağkalan ve ölen hasta gruplarının karşılaştırılmasında sağkalan hasta grubuna daha az SF verilmesi, CVP değerlerinin daha düşük olması ve çıkardıkları sıvı miktarının daha fazla olması nedeniyle restriktif sıvı protokolünün prognozu olumlu etkilediği düşünülmüştür. Ağır sepsis ve septik şok ile izlenen hastalarda erken hedefe yönelik tedavi ile mortalite oranlarında azalma görülmektedir. Başlangıçta verilmesi gereken sıvı cinsi ve miktarı açısından kesin yargılara varılabilmesi için daha çok çalışma yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.