Yirmibeş Karaoğuz M. (Yürütücü), Tuğ E., Ergün M. A., Bahap Y.
TÜBİTAK Projesi, 2023 - 2024
İstendiği
halde gebelik olmaması durumu olan infertilite çiftlerin %15 kadarını
etkilemektedir. Kromozomal değişiklikler kadın ve erkek kaynaklı infertilitenin
en önemli nedenlerinden biri olduğundan, beş ile on megabazlık çözünürlükteki
karyotip analizi bu grup hastalarda halen değerli bir tanı yöntemidir. Ekstra
bir gonozomal kromozom olması gibi bir sayısal değişiklik, translokasyon olması
gibi yapısal bir değişiklik infertilitenin nedenini açıklayabiliyorken, normal
konstitüsyonel karyotip belirlendiğinde, sitogenetik tekniklerin tanıdaki rezolüsyon
kısıtlılığından dolayı halen etiyoloji açıklanamamış kalmaktadır. O nedenle
1990’lı yıllarda geliştirilen kromozoma özgü DNA proplarının kullanıldığı Floresan in situ hibridizasyon (FISH)
analizi, submikroskopik değişikliklerin belirlenmesinde ileri bir alternatif teknik olarak öne
çıkmaktadır.
Bu
proje ile konvansiyonel sitogenetik analizi normal olan 100 infertil hasta (trombofili
ve Y mikrodelesyon testtleri de normal olan yaklaşık 50 infertil çift) sentromere
özgü alfa satellit proplar ve yeni tasarlanan subsentromerik proplar birlikte
kullanılarak akrosentrik kromozomlardaki subsentromerik yeniden düzenlenmelerin
saptanabilmesi amacıyla, yeniden analiz edilecektir. Sentromerler, mayoz ve
mitoz bölünmede iğ iplikçiklerinin bağlandığı ve homolog kromozomların
kutuplara çekilmesinde önemi olan bölgelerdir. Normalde akrosentrik kromozomlar
uzun kollarındaki homolog sekanslarından bivalen formasyonunda homologları ile eşleşme
yapmakla beraber, perisentromerik bölgelerinde sekans değişimleri olduğunda,
karmaşık konfigürasyonlar ortaya çıkmakta ve sonrasında oluşan segregasyon ve
gametogenez hataları infertilite ile sonuçlanabilmektedir.
Sonuç
olarak bu projede sentromere özgü alfa satellit proplar ile yeni tasarlanan
subsentromerik FISH prop setlerinin birlikte kullanımı, normal karyotipli infertil
hastalardaki akrosentrik kromozomların subsentromerik yeniden düzenlenmelerinin
araştırılması için güçlü bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Bu sayede
akrosentrik kromozomların subsentromerik bölgelerinin kesintiye uğrayan ve/veya
transloke olan durumlarının belirlenmesi ile segregasyon hatalarının oluşumunu
açıklanmak ve sonrasında da bu değişikliklere sahip hastalara etkin bir genetik
danışmanlık verilmesi mümkün olabilecektir.