Akonitinin Trigeminal Nevralji Üzerine Etkisinin Deneysel Olarak İncelenmesi


Creative Commons License

Çankal D. A. (Yürütücü), Akkol E., Kılınç Y., İlhan M.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2017 - 2019

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Aralık 2017
  • Bitiş Tarihi: Aralık 2019

Proje Özeti

İnsanlarda bilinen en ağrılı hastalıklardan biri olarak tanımlananan trigeminal nevralji (TN) yüzün tek tarafı ile sınırlı olup ağız boşluğunu da etkileyebilen, tekrarlayan, ani, tek taraflı, kısa süreli, batıcı tarzda ve trigeminal sinirin bir veya daha fazla dalından kaynaklanan ağrı olarak tanımlanmaktadır. TN insidansı yılda 12.6-28.9/100,000 kişi ile karakterize en yaygın görülen nevralji tipidir. TN kadınlarda daha çok görülmekte (2.5:1 oranında) ve hastalığın insidansı yaş ile birlikte (ortalama yaş 51.5) artmakta, 40 yaş altında ise nadiren görülmektedir. Hastalığın etyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte santral etyoloji teorisi olarak adlandırılan teoride hastalığın talamik sendromun özel bir şekli olduğu; periferik etyoloji teorisinde ise aşağı beyin sapındaki dejeneratif değişikliklerin neden olduğu ileri sürülmektedir. Santral etyoloji teorisi TN’nin nedenlerini belirli ölçüde açıklasa bile gerek gasser ganglionu ve gerekse sensitif köklerde dejeneratif değişikliklerin gösterilmesi periferik etyoloji teorisinin daha da önem kazanmasına yol açmıştır. Trigeminal sinirin gangliondan ponsa kadar olan yolu üzerinde karşılaştığı hafif bir basıncın dahi nevraljiye neden olabildiği iyi bilinmektedir. Bu yol boyunca sensitif köklerin en az üç yerde (gangliondan hemen sonra, petroz kemik apeksinde, sinirin ponsa girdiği yerde) basınçla karşılaşabilecekleri bildirilmiştir. Multiple skleroz ve bunun demiyelinize edici özelliği ile ganglionun internal karotid arter ile yakın komşuluğunun da etyolojide rol oynadığı ileri sürülmektedir. Trigeminal nevralji hastalarının tedavisinde en çok tercih edilen ilaçların başında karbamazepin gelmektedir. Her ne kadar karbamazepin ile tedavi edilen hastaların %20’sinde karaciğer toksikasyonu bildirilmiş olsa da karbamazepin hala en etkili ve ilk tercih edilen ilaçtır. Farmakoterapi ağrının kesilmesinde başarısız olduğunda ya da hastada ciddi yan etkiler oluştuğunda cerrahi yaklaşım düşünülmektedir. Çeşitli nörovasküler kompresyona sahip TN hastalarında ilk tercih edilen nörocerrahi yöntem mikrovasküler dekompresyondur (MVD). Birçok hasta cerrahi öncesi uzun süreli yüksek doz karbamazepin ile tedavi edilmektedir. Farmakoterapi sırasında karbamazepin dozu uygun cevap alınana kadar tedricen arttırılmakta, hastanın ağrısı geçtikten en az 2 hafta sonra düzenli azaltılarak kesilmektedir. Ancak MVD sonrası karbamazepinin kesilmesine bağlı olarak yoksunluk sendromuyla karşılaşılmaktadır. Karbamazepinin sedasyon, baş dönmesi, konfüzyon, dengesizlik, baş ağrısı, bulantı, kusma, diyare, görme bulanıklığı, benign lökopeni ve deri döküntüleri gibi pek çok yan etkisi mevcuttur. Bununla birlikte, nadiren gelişebilen aplastik anemi, agranülositoz (olağın dışı kanama veya morarma, ağız içinde yaralar, enfeksiyon, ateş, boğaz ağrısı), nadiren ağır dermatolojik reaksiyonlar (Stevens-Johnson sendromu), nadiren kardiyak sorunlar, nadiren psikoz veya maninin tetiklenmesi, hiponatremiyle ilişkili SIADH (syndrome of inappropriate secretion of antidiuretic hormone= uygunsuz antidiüretik hormon salgılanması) ve artan sıklıkta generalize konvülsiyon gibi hayati risklere haiz yan etkilieri de mevcuttur. Akonitin, Aconitum cinsine ait türlerden elde edilen diterpen yapısında bir alkaloidtir. Geleneksel Çin ve Hint tıbbında Akonitin içeren Aconitum kökleri romatizma, artrit, kırık ve nevralji gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Akonitin voltaja bağlı sodyum iyon kanalları ile etkileşerek nevralji tedavisinde topikal olarak kullanılmaktadır. TN tedavisinde uygulanan medikal tedavilerin hem yetersiz hem de ciddi komplikasyonlarının olması nedeniyle tedavide minimal girişimsel uygulamalarla maksimum hasta konforunu elde etme hedeflenmektedir. Bu amaçla, bu çalışmada halk arasında trigeminal nevralji ağrılarında kullanılan Aconitum napellus bitkisinden elde edilen Akonitinin sentetik ilaçlara ve cerrahi yaklaşımlara bir alternatif olup olamayacağı konusunun bilimsel platformda değerlendirilmesi hedeflenmiştir.