Gönenç A. (Yürütücü), Turan T.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2015 - 2016
Çiftlerin çocuk sahibi olmayı istemelerine ve düzenli cinsel ilişkide bulunmalarına rağmen en az bir yıl süreyle gebelik elde edememeleri olarak tanımlanan infertilite, üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %10-15‟ ini etkileyen bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir glikoprotein (dipeptit karboksipeptidaz) olan Angiotensin Converting Enzim (ACE), endotelyal hücrelerde, akciğerlerde ve plazmada bulunmaktadır. Renin-Anjiotensin-Aldosteron sisteminde önemli bir enzim olan ACE, Anjiyotensin I‟ in fizyolojik olarak aktif formu olan oktapeptit yapıdaki Anjiyotensin II‟ ye çevrilmesinde görev almaktadır. Anjiotensin II, adrenal korteksten aldosteron sekresyonunu uyarmakta ve sıvı-elektrolit dengesi ile sistemik kan basıncının düzenlenmesinde kuvvetli bir vazokonstriktör olarak görev almaktadır. ACE geninin fertilitede önemli bir role sahip olduğu düşünülmektedir. ACE ve ürünlerinin in vitro ovaryum endotelinin anjiyojenezi, mayozun devamı, steroidlerin oluşumu ve foliküler büyüme ile ilişkili olduğu bildirilmektedir. İnsan ACE geninin intron 16 bölgesinde polimorfik I/D değişkenliğinin olduğu daha önceki bilimsel çalışmalar ile gösterilmiştir. Literatürde, ACE gen polimorfizmi ile erkek infertilitesi arasında nasıl bir ilişki olduğuna dair yapılan çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Ancak, kadınlarda infertilitenin önemli bir kısmını oluşturan açıklanamayan infertilite ile ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmamızda, toplumumuzda açıklanamayan infertilite hastalarında ACE gen polimorfizmini tespit etmek ve sağlıklı kontroller ile karşılaştırarak gen polimorfizmi ve infertilite arasında herhangi bir ilişkinin olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır. Ayrıca açıklanamayan infertilite olgularında serum ACE ve Anti-Müllerin Hormon (AMH) düzeyleri ölçülmüştür. ACE geni I/D polimorfizmi ve infertilite riski arasındaki ilişki incelendiğinde, ID genotipi referans kabul edildiğinde, DD genotipine sahip olan kadınların açıklanamayan infertiliteye sahip olma riski 2.33 kat daha fazla olarak bulunmuştur (DD vs. ID: risk oranı [OR] = 2.33, 95% güven aralığı alt ve üst sınır [CI] (0,88-6,19); p=0,086. Bu bulgu, DD genotipinin açıklanamayan infertilite için yüksek risk grubu olabileceğini göstermektedir. Bu bulguları doğrulamak için daha büyük popülasyonlar ile yeni çalışmalara gerek duyulmaktadır.
Anahtar kelimeler: Açıklanamayan infertilite, Angiotensin Dönüştürücü Enzim (ACE), Polimorfizm, Anti-Müllerin Hormon (AMH)