Elmas Ç., Turgut Çankaya Z. (Yürütücü), Çolak G.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2023 - 2025
Yara iyileşmesi onarım türüne göre primer, sekonder ve tersiyer olmak üzere üçe ayrılır. Yara onarımının en komplikasyonsuz şekli olan primer iyileşme dikiş materyali ile kenarları birbirine yaklaştırılan temiz, enfekte olmayan cerrahi kesinin iyileşmesidir. Yara kenarları dikiş materyali ile bir araya getirilmemiş veya getirilemeyen ve doku kaybıyla seyreden yaralanmalar ya da spontan iyileşmeye bırakılmış yaralar sekonder yara iyileşmesi ile iyileşir. Sekonder yara iyileşmesi, primer yara iyileşmesinden daha yavaş seyreder ve dış etkenlere karşı daha açık olurlar.
Periodontolojide, gingivektomi, gingivoplasti, frenektomi operasyonları ve palatinal bölgeden serbest dişeti grefti elde edilmesi gibi işlemler sonrasında oluşan yara iyileşmesi sekonder yara iyileşmesi şeklindedir.
Sekonder yara iyileşmesi sürecini ağız ortamının geniş florası ve mikrobiyal dental plak varlığı; postoperatif dönemde görülen kanama, ağrı, şişlik gibi komplikasyonlar da hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sekonder yara iyileşmesine bırakılan yaralarda onarım, yara kenarlarının karşı karşıya getirildiği yaralardan daha yavaştır. Uygun antimikrobiyal tedavi ile mikrobiyal floranın baskılanması ve uygun yara bakımıyla iyileşme sürecinin hızlandırılabileceği düşünülmesine rağmen yara iyileşme süresini kısaltmak amacıyla kullanılan mevcut kemoterapötik ajanlarla istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Periodontal cerrahi sonrasında yara iyileşmesinin klinik sonuçlarını geliştirmek, hasta konforunu arttırmak, iyileşme sürecini kısaltmak ve aynı zamanda en az yan etkiye sahip, direnç gelişmesine neden olmayacak yeni kemoterapötik ajanlara ihtiyaç duyulmuştur.
Yara iyileşme sürecindeki bu olumsuzlukların giderilmesi amacıyla klorheksidin, sodyum hipoklorit, povidon iyodür ve hidrojen peroksit gibi çeşitli kemoterapik ajanlar kullanılmış ve bu ajanların epitelyal hücreler üzerine sitotoksik etkisi olduğu gösterilmiştir. Kemoterapötik ajanlara alternatif olarak kullanılabilecek bitkisel preperatlar ile ilişkili çalışmaların sonuçları da çelişkili bulunmuştur.
Sevofluran, genel anestezinin indüksiyonu ve idamesinde 1990'lı yıllardan beri kullanılan inhalasyon anestetiği bir ajandır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda likit sevofluran; konvansiyonel kullanımına ilaveten topikal olarak da kullanılmaya başlanmıştır. 2011-2022 yıllarında yapılan vaka raporlarında likit sevofluranın topikal kullanımında analjezik, antienflamatuvar, antibakteriyel etkisinin olduğu ve bu etkisinin yara iyileşmesine olumlu yönde katkı yapabileceği ileri sürülmüştür.
Topikal sevofluranın oral mukozada oluşturulan yara alanında erken ve geç dönem yara iyileşmesi üzerine ki etkisini incelemek amacıyla planlanan bu araştırma, literatür bilgileri dahilinde sevofluranın periodontal cerrahi islemler sonrasındaki topikal etkinliği değerlendiren ilk araştırma olacaktır.