RADYOTERAPİYE BAĞLI GELİŞEN NÜKS MEME ANJİYOSARKOMU


Creative Commons License

Fatullayeva T., Yeşilçimen M. A., Avdan Aslan A., Gültekin S.

43. Ulusal Radyoloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 1 - 06 Kasım 2022, ss.665

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.665
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş ve Amaç: Anjiyosarkom genellikle baş-boyun bölgesinde gelişen ve endotel hücrelerinden köken alan, idiopatik veya radyoterapi gibi sekonder etkenlere bağlı olarak gelişebilen, oldukça agresif tümörlerdir (1). Meme dokusunda radyoterapiye bağlı anjiyosarkom
kavramı ise ilk kez 1987 yılında Body ve arkadaşları tarafından öne sürülmüştür. Radyoterapiye sekonder gelişen meme anjiyosarkomu, meme koruyucu cerrahi ve adjuvan radyoterapi ile tedavi edilen hastalarda nadir görülen ve geç ortaya çıkan bir komplikasyon 
olup insidansı yaklaşık %0.05-0.3’tür (2,3). Meme anjiyosarkomu genellikle hematojen metastaz yapma eğilimindedir ve aksiller lenf nodu metastazı oldukça nadirdir. Bu raporda invaziv duktal karsinom nedeniyle mastektomi yapılan hastada karşı aksillada şüpheli lenfadenopati ile bulgu veren nüks anjiyosarkom olgusunu sunmayı amaçladık.

Olgu: 58 yaşında 9 sene önce sol meme invaziv duktal karsinom nedeniyle meme koruyucu cerrahi geçirmiş ve adjuvan radyoterapi
almış kadın hasta rutin kontroller için başvurdu. US incelemesinde sağ aksiller bölgede eski incelemesinde izlenmeyen kortikal mantosu
heterojen asimetrik kalınlaşmış renkli Doppler US’de kortikal vaskülarizasyon gösteren şüpheli LAP saptandı(Resim 1,2). US eşliğinde
yapılan tru-cut biyopsi sonucu orta derecede pleomorfizm gösteren, mitotik aktivitesi yüksek, iğsi morfolojide malign mezenkimal tü-
mör olarak raporlanmış olup, anjiyosarkom olarak yorumlanmıştır. Hastaya geniş eksizyon ve aksiller diseksiyon uygulandı. Hastanın
cerrahi sonrası 6. ay rutin kontrolünde sağ aksilla medialinde operasyon lojunda belirsiz şekilli, düzensiz sınırlı kistik ve solid alanlar içeren heterojen hipoekoik solid kitleler izlendi (Resim 3). US eşliğinde yapılan kor biyopsi sonucu anjiyosarkom olarak raporlanmıştır.
Tartışma: Radyasyona sekonder gelişen anjiyosarkom radyoterapi sonrasında ortalama 72. ayda ortaya çıkmakta olup (4), klinik olarak ağrısız, kırmızı renkli nodül veya maküler lezyonların görülmesi ile bulgu vermektedir ve erken dönemde biyopsi ile doğrulanmalıdır.
Bu olguda ise radyoterapiden 9 yıl sonra anjiyosarkom gelişmiştir. Yapılan farklı çalışmalarda radyoterapi alan meme kanseri olgularında sekonder anjiyosarkom gelişme riski %1 olarak bildirilmektedir (3). Tedavide geniş cerrahi rezeksiyon, kemoterapi ve radyoterapi yer almaktadır (5). Ancak geniş cerrahi eksizyon sonrasında bile %54-92 oranında lokal nüks bildirilmiş olup, 5 yıllık sağkalım oranları %28 ile %54 arasında değişmektedir (5). Bu olguda hastaya insizyonel biyopsi ile tanı konulmasını takiben total mastektomi ve greftle onarım uygulandı. Ancak operasyondan 8 ay sonra lokal nükslerin izlenmesi üzerine genişletilmiş re-eksizyon yapıldı. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi meme anjiyosarkomu genellikle hematojen metastaz yapma eğiliminde olsa da, bizim olgu örneğinde olduğu gibi radyoterapi almış meme kanseri olgularının takibinde saptanan şüpheli aksiller lenf nodlarının nadir de olsa anjiyosarkoma sekonder gelişebileceği akılda tutulmalıdır