Diğer, ss.108-120, 2022
Su hayattır. Güvenilir temiz su ve sanitasyona erişim en temel insan
hakkıdır. İnsanın yaşamını sürdürme işleviyle birlikte su, zihinsel sağlık,
ruhsal iyilik, duygusal denge ve mutluluğunun kaynağıdır. Bu nedenlerle su
yüzyıllardır kutsanmış, kutsallaştırılmıştır.
Günümüzde ekosistemin bozulmaya başlaması, -8 milyarı aşan- küresel
nüfusun su talebi, hızla artan kentleşme ve sanayileşmenin ve sulu tarımdaki
genişlemenin hidrolojik döngüye ve su kaynaklarına zararları, iklim
değişikliğiyle bozulan yağış rejimi ve yanlış su yönetimi ile oluşan su stresi
ve kıtlığı (su baskınları, kuraklık, sıcak hava dalgaları gibi) yaşamın
öncelikli konusudur. Bu ortamda, zorunluluğa dönüşen su yönetiminin amacı, suya
erişimde eşitlikçilik, su kaynaklarının sürdürülebilirliği, planlı
geliştirilmesi, dağıtılması ve kullanımının sağlanmasıdır.Küresel iklim
değişikliğiyle su sistem ve kaynakları geçmişte hiç yaşanmamış zararlara maruz
kalmış ve bu ekosistemde büyük kırılganlıklara neden olmuştur. Bu süreçte,
geçmişe ait bilginin bugünü ve geleceği anlamada iyi bir rehber olmadığı
görüşüne karşın, su kaynaklarının sürdürülebilirliğini uzun zaman
perspektifinde incelemek, çıkarımlar elde etme fırsatları yaratabilmektedir.
Antik dünyadan bugüne su sarnıçları (water cisterns) günümüzde “yağmur suyu
hasadı” YSH (rainwater harvesting -RWH) ile herkes için erişilebilir olma
avantajı sağlamaktadır. Bu yaklaşımla bu çalışmada su sarnıçları ele
alınmaktadır. Bu kapsamda Anadolu’daki sarnıçların su sistemleri ve mimari
özellikleri ve kapasiteleri incelenerek, eski su sarnıcı teknolojisinin
uyarlanabilir ve entegre su yönetimine katkısı değerlendirilmektedir.
Water is life. Access to reliable water and
sanitation is a basic human right. Along with humans’ function to sustain life,
water is the source of mental health, spiritual wellness, emotional balance,
and happiness. For these reasons, water has been blessed, sanctified for
centuries.
At
present, water stress and scarcity (floods, drought, heat waves, and the like),
caused by the deterioration of the ecosystem, the demand for water by the
global population – surpassing 8 billion, the rapidly increasing urbanization
and industrialization, the damage by irrigated agriculture on the hydrolic
cycle and water sources, the impaired precipitation regime due to climate
change, and the wrongful water management are the primary issue of life. Under
these circumstances, the aim of water management, which has become a necessity,
is to ensure fairness in accessing water, to sustain water sources, and to
develop, distribute and use them in a planned manner. With climate change,
water systems and sources have been subject to harms never before experienced,
and this has resulted in major vulnerabilities in the ecosystem. In this
process, despite the opinion that information pertaining to the past does not
constitute an ideal guide in understanding the present and the future,
analyzing the sustainability of water sources in a long time perspective may
offer opportunities towards achieving derivations. From antiquity to the
present, water cisterns have offered the advantage of being accessible for all
through “rain water harvesting” (RWH). Based on this approach, this study
addresses water cisterns. To this end, water systems and the architectural
characteristics and capacities of water cisterns in Anatolia have been
analyzed, and the contribution of the old water cistern technology to adaptable
and integrated water management has been evaluated.