Koruma, Geçmiş-Bugün-Gelecek Arasındaki Diyalog, Ankara, Türkiye, 26 - 28 Ekim 2017, ss.117-122
Yaşam pratikleri ve sosyal
ilişkilerle üretilen, toplumsal deneyimlerin somut ürünleri olan tarihî
yapılar, kültürler ve nesiller arası diyaloğun temel bileşenlerindendir.
Geçmişten geleceğe uzanan bütüncül bir zaman algısıyla kentlere bakabilmemizi
sağlayan tarihi yapılar, zaman içinde çeşitli fiziksel, mekânsal ve anlamsal
dönüşümlere sahne olurlar. Geçmişe yönelik izleri geleceğe aktarmayı amaçlayan koruma
disiplini, bu değişimleri yönetmeye yönelik bir pratiktir. Koruma disiplininin
belki de en az üstünde durduğu değişimlerden birisi de, tarihi yapıların
kültürel ve doğal süreçler sonucu edindiği özgün adların çeşitli sebepler
nedeniyle uğradığı değişikliklerdir. Adlandırma eylemi, tarih boyunca yapılı ve
doğal çevreye bir anlam ve kimlik kazandırmak amacıyla kültürel değerler veya
ideolojiler izleğinde gerçekleşmiştir. Yapıları, diğer yapılardan ayırt
edebilmek için kullanılan birer sembol olan bu adlar, gündelik hayatta tekrar
edilerek yaşamın bir parçası haline gelir ve kolektif bellekte yer edinir. Tarihî
yapıların sosyal birikimini taşıyan adları, genellikle işlevsel bir dönüşümle
değişir. Dolayısıyla tarihi yapıların fiziksel nitelikleri korunurken, özgün
adlarının sürdürülmesi çoğunlukla mümkün olmaz. Yapı zihinlere, hatıralara yeni
adıyla yerleşmeye başlar ve yeni adı kolektif belleğe eklemlenir.
Kent belleği çalışmalarındaki
kanonik düşünce, kentsel mekânların imajlarının, kentteki bina ve sokakların fiziksel
olarak değişmediği sürece kolektif bellek sürekliliğinin söz konusu olduğu
yönündedir. Bu çalışma, hatırlama
ögelerinden biri olan mekân adlarının değişmesi durumunda -yapının fiziksel
nitelikleri korunsa da -kentsel bellekteki sürekliliğin zarar görebileceği iddiası
üzerine kuruludur. Bu iddia, Ankara tarihi kent merkezinde, söz konusu değişimi
yaşayan farklı dönemlere ait anıtsal kültür varlıkları üzerinden tartışılacaktır.
Tarihi kent merkezinde, korunarak günümüze kadar ulaşmayı başaran tarihi
yapıların büyük kısmı zaman içinde farklı işlevlerle kullanılmış, onları
bilinir kılan adları da değişim geçirmiştir. Bu değişimlerle yapılar kentlinin
zihninde yeni anlamlara işaret etmeye başlamıştır.
Bu bağlamda çalışma iki ana
bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde, kültürel mirasın korunması
sürecinde, yapı adlarının değişimi konusu, kolektif belleğin sürekliliği
bağlamında irdelenecektir. İkinci bölümde ise, Ankara’nın tarihi çekirdeğindeki
anıtsal kültür varlıklarının kent belleğindeki çok katmanlı yapısı irdelenerek,
yapı adlarının zaman içinde uğradığı değişimler ortaya konacaktır. Sonuç
olarak, geçmiş ile gelecek arasındaki diyalog bağlamında, yapı adları ve bu
adlarının sürekliliğinin önemi tartışılacaktır.