GÜNEYDOĞU ANADOLU GELENEKSEL KENTDOKULARININ EKOLOJİK TASARIM İLKELERİAÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE BİRİNCELEME: DİYARBAKIR, ŞANLIURFA VE MARDİN ÖRNEKLERİ


Kalak M., Ayçam İ.

Mimarlık, Planlama ve Tasarım Alanında Akademik Çalışmalar, Dr. Beray Manzak, Editör, Gece Kitaplığı, Ankara, ss.171-197, 2020

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Mesleki Kitap
  • Basım Tarihi: 2020
  • Yayınevi: Gece Kitaplığı
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.171-197
  • Editörler: Dr. Beray Manzak, Editör
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ülkemizde 20. yüzyılın başlarında başlayıp ve günümüzde devam eden, konut tasarımında ve kent planlamasında, yöresel özelliklerin sürece yeterince dâhil edilmediği görülmektedir. Bu tasarım anlayışının sonucunda ise sosyo-kültürel gereksinimlere cevap vermeyen bulundukları  yörenin iklim ve doğa koşullarına uyum sağlamayan sürdürülemez, kimliksiz, aidiyet hissi uyandırmayan mekân üretimi gözlenmektedir. Bu tasarım anlayışının sonucunda ortaya çıkan ekolojik düzen ile çatışan, kimliksiz ve aidiyet hissi uyandırmayan mekan üretiminin aksine geleneksel mimarinin bulunduğu bölgenin doğa şartlarına uyumlu olduğu, tarihi ve kültürel etkenlerle var olduğu görülmektedir. Eyüce, önceki nesillerden devralınanlar ve birikmiş/biriktirilmiş deneyimlerin kullanılarak günümüze aktarılmasının sonucu olan geleneksel mimariyi doğal koşullar ile çarpıcı biçimdeki uyumuna dikkat çekmektedir . Cansever, geleneksel mimarinin günümüz konutundan farklı olarak sosyal ilişkiler kurmaya imkân tanıdığına, yapılar arası ilişkinin doğaya göre bir düzen içinde olduğuna dikkat çeker. Bu anlamda geleneksel yapılar eğitici bir rol üstlendikleri kadar esin kaynağı da olabilmektedir. Nitekim Le Corbusier’nin beş tasarım ilkesi olan serbest plan, serbest cephe, yerden yükseltilmiş yapı, yatay pencere, ve çatı bahçesi ile geleneksel Maley evlerinin yapı/mekan kurgulanma ilkeleri arasındaki benzerlikler şaşılacak boyutlardadır . Ekolojik tasarım kriterlerine uygun yapı üretimi isteğe bağlı bir durumdan ziyade zorunluluk teşkil etmelidir. Çünkü Ekolojik mimarlık ve sürdürülebilirlik kavramları ortaya çıkmadan önce insanlar gereksinimleri doğrultusunda bu ilkelere uyumlu yerleşimler inşa etmişlerdir. Bu bağlamda birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüzde halen geleneksel yapı stoğunu koruyan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mimari özelliklerini önemli ölçüde yansıtan Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa kentleri çalışma alanı olarak seçilmiş ve ekolojik tasarım ilkelerinden arazi formuna uyum, yeşil alan kullanımı, sokak kurgusu, malzeme ve iklim uyumluluğu incelenmiştir. Bu anlamda geleneksel yapılar eğitici bir rol üstlendikleri kadar esin kaynağı da olabilmektedir. Çalışma sonucunda bugün kaçınılmaz olan değişim sürecinde yapıların, geleneksel yerleşimlerin yakalamış olduğu ekolojik düzeni yeni tasarımlara entegresi gerekliliğini vurgulamaktır.