Ulusal Akciğer Sağlığı Kongresi (UASK) 2021, Antalya, Türkiye, 7 - 10 Ekim 2021, ss.181
Giriş-Amaç:
Pulmoner karsinosarkom (PCS), kötü prognozlu hem malign epitelyal hem de sarkomatöz mezenkimal bileşenlerden
oluşan iki farklı histopatolojik patern ile karakterize nadir bir akciğer tümörüdür. 2015 Dünya Sağlık Örgütü sınıflandırması,
PCS’yi bir şekilde farklılaşmış olan sarkomatoid karsinomun alt tipi olarak tanımlamıştır (1). Genellikle
sigara içicisi erkeklerde görülen bu tümorün; preoperatif tanı yöntemleri, klinikopatolojik özellikleri ve prognostik
faktörleri hakkında net bilgiler bulunmamaktadır (2).
Gereç ve Yöntem:
2010-2017 yılları arasında kliniğimizde uygulanmış malign akciğer rezeksiyonları sonucunda pulmoner karsinosarkom
tanısı alan 6 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi.
Bulgular:
Hastaların tamamı erkekti ve yaş ortalaması 57,1 (54-61) olarak hesaplandı. Başvuru şikayetleri öksürük, nefes darlığı
ve hemoptizi olarak tespit edildi. Lezyon yerleşimi 4 hastada sağda iken 2 hastada soldaydı. Tümör 5 hastada periferik
olup 1 hastada ise santral yerleşimliydi. Komorbid hastalık olarak 1 hastada SVO geçmişi ve karotis endarterektomi
öyküsü, 1 hastada da DM tespit edildi. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar sigara içicisiydi. 3 hastaya alt
lobektomi, 1 hastaya üst lobektomi, 1 hastaya sleeve üst lobektomi ve 1 hastaya da bilobektomi inferior operasyonları
uygulandı. Hastaların tümör çapları 4,1 ile 15 cm arasında değişmekteydi. Postoperatif patolojide 2 hastada N2, 1
hastada ise N1 hastalık saptandı. En sık izlenen tümör bileşenleri 3 hastada görülen (%50) skuamoz hücreli karsinom
ile osteosarkom birlikteliğiydi. Operasyon sonrası 4 hastaya kemoterapi uygulandı. 3 hastada postoperatif uzamış
hava kaçağı izlendi ve hastaların operasyon sonrası ortalama yatış süreleri 9 gündü (5-11 gün). Erken postoperatif
dönemde mortalite görülmedi. SVO öyküsü olan hastanın postoperatif 15. ayda exitus olduğu tespit edildi. Ortalama
sağ kalım 88,5 (15-132) aydı.
Tartışma-Sonuç:
Literatürle uyumlu olarak çalışma grubumuzda da komorbiditesi olan hastalarda daha kısa sağkalım süresi tespit
edildi (3). Bulgularımıza göre nadir görülen bir tümör olan PCS’de lenf nodu disseksiyonu ile birlikte komplet cerrahi
rezeksiyon ve adjuvan kemoterapi yaklaşımı, lenf nodu metastazı olan hastalarda dahi uzun sağkalım süreleri elde
edilmesine olanak sağlayabilmektedir.