Ankara Araştırmaları Dergisi, cilt.12, sa.1, ss.119-133, 2024 (Hakemli Dergi)
Sosyomekânsal çalışmalarda komünite fikri, kökleri kırsal yerleşimlere dayanan bölgesel açıklamalardan ortaya çıkmıştır ve
kentleşmeyle birlikte daha belirsiz ve muğlak bir hâl almıştır. Günümüzün karmaşık kent yapısında komünite, esas olarak üyelerin
ilişki ağları üzerinden tanımlanmakla birlikte yaşam çevrelerinin alansal boyutu etkinliğini sürdürmektedir. Komünite duygusu
ilişkiler aracılığıyla sosyal olarak inşa edilirken, özellikle toplulukların fiziksel sınırlarını tanımlayan ve kontrol eden yerel yönetimler
için alansal niteliği araçsal hâle geldikçe ideolojik bir konum da kazanmaktadır. Kavramın ideolojik ve sosyal boyut arasındaki
ilişkisinden yola çıkarak bu çalışma da komünitenin yerel yönetimler tarafından mekânsal olarak nasıl yansıtıldığını ve siyasi etkinliklerini artırabilecekleri bir ortak toplum bilinci inşa etmek için mimariyi nasıl araçsallaştırdıklarını anlamayı hedeflemektedir.
Bu doğrultuda, tarihsel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde sosyoekonomik ve ideolojik konum açısından karşı kutuplar
niteliğinde olan Çankaya ve Keçiören ilçelerinde yerel yönetimler tarafından komünite inşasında kullanılan mimari tipolojiler
Çankaya Evi ve Mahalle Konağı karşılaştırmalı olarak tartışılmaktadır. İki ilçe arasındaki ayrışma sembolik, mekânsal ve programatik
boyutlarda ilçe yönetimi tarafından uygulanan ‘komünite evi’ olarak nitelendirilen tipolojilerine de yansımaktadır. Farklı mimari
niteliklere ve adlandırmalara sahip bu tipolojiler her iki ilçede de yerel yönetimler için komünite kavramının önemini ve bu kavramı
mekânsal pratikler aracılığıyla ideolojik olarak nasıl kullandıklarını açıkça örneklemektedir.
The idea of community in sociospatial studies, which emerges from territorial explanations rooted in rural settlements, has become
less well defined due to urbanization. In the complex structure of modern cities, while community can be generally considered
in terms of the social networks of members, the territorial dimensions of living environments persist within the new generic city
structure. This is because while the sense of community may be constructed socially through relations, the ideological territorial
status remains instrumental, especially for local governments who define and control the physical boundaries of communities.
This paper considers the tension between the ideological and social conceptions of community in an attempt to understand how
the idea of community is spatially manifested by local governments. The paper also discusses how this manifestation leads to
the instrumentalization of architecture by local governments in the construction of a particular sense of community and the
enhancement of political influence. Accordingly, the spatial typologies for the construction of community proposed by the local
governments of Çankaya and Keçiören – Çankaya Evi & Mahalle Konağı - are compared. In terms of socioeconomics and ideology,
the two districts are historically two opposing poles in the capital of the Turkish Republic. This is clearly seen in the proposed
symbolic, spatial, and programmatic community house typologies. The distinctive architectural symbols and namings by the two
local governments of the community housing of both districts clearly exemplify the importance of the notion of community for
local governments, as well as how the concept is utilized ideologically through spatial practices.