RDD 24. Uluslararası Bilimsel Kongresi, Eskişehir, Türkiye, 8 - 09 Aralık 2023, ss.178-179, (Özet Bildiri)
Hipodonti ile Birlikte Görülen Konik Şekilli Anterior Dişlerin ve Polidiastemanın Direkt Kompozit Rezin ile Rehabilitasyonu
İlknur Akay, Suat Özcan
Gazi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
Amaç: Konik diş anomalisi; çeşitli genetik veya çevresel faktörlerden etkilenen, genellikle maksiller lateral dişler ve üçüncü molar dişleri etkileyen otozomal dominant bir bozukluktur. Ancak bu anomalinin bazen diğer dişlerde meydana gelmesi de söz konusu olabilmektedir. Anomaliden etkilenen diş kuronları koniye benzeyen künt bir şekil alır ve çoğu kez mikrodonti olgusu da bu duruma eşlik eder. Sıklıkla hipodonti ile birlikte görülür. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü bildirilmektedir. Konik şekilli üst anterior dişlerin hipodonti olgusuyla birlikte gözlendiği bu vakada hastanın estetik beklentilerin minimal invaziv bir yöntem olan kompozit rezin ile rehabilitasyonu amaçlandı.
Yöntem: Fakültemiz kliniğine başvuran ve dişlerinin şekli ile aralarındaki açıklıklardan şikayetçi olan 16 yaşındaki kadın hastanın yapılan klinik ve radyografik muayenesi sonucunda, maksiller ve mandibular üst anterior dişlerin konik şekilli olmasının yanısıra bilateral maksiller lateral ve bilateral mandibular santral eksikliği olduğu tespit edildi. Hastaya uygun tedavi seçenekleri anlatıldıktan sonra #14, #13, #11, #21, #23, #24 numaralı dişlerinin kompozit rezin restorasyonlar ile tedavisine karar verildi. Hastadan ölçü alınarak alçı model elde edildikten sonra wax-up yapıldı ve silikon anahtar elde edildi. Gün ışığında buton tekniği ile renk seçimi yapıldıktan sonra dişler, rubber dam izolasyonu altında %37’lik ortofosforik asit ile pürüzlendirildi ve bağlayıcı ajan (G- Premio Bond, GC, Japonya) uygulandı. Silikon anahtar palatinale yerleştirilerek mine kompoziti (Charisma Topaz, CL; Kulzer R&D, Almanya) ile palatal mine duvarı oluşturuldu. Bölümlü anatomik matriksler yardımıyla aproksimal yüzeylere şekil verildi ve ardından body kompozit (GC Gradia, A2; GC, Japonya) uygulandı. Son tabaka mine kompoziti modelasyon likidi (Signum Liquid, Kulzer, Almanya) ve fırça (Gradia brush, GC, Japonya) yardımıyla uygulandıktan sonra bitirme ve cila aşamasına geçildi. Bitirme işlemleri ince grenli elmas frezler, alüminyum oksit kaplı diskler (Sof-Lex, 3M ESPE, St. Paul, MN, USA) ve elmas emdirilmiş spiral diskler (Clearfil Twist Dia, Kuraray, Japonya) ile yapıldı.
Sonuç: Yapılan kompozit rezin restorasyonlar ile kanin dişler eksik lateral dişlerin şekline, 24 numaralı premolar diş ise kanin şekline getirildi ve diastemalar kapatılarak hastanın estetik beklentisi karşılandı. Polidiastema vakalarında direkt kompozit rezin restorasyonlar ile yapılan tedavi minimal invaziv yöntemle rehabilitasyona imkan sunmakta ve hastaların estetik beklentisini karşılamaktadır.
Anahtar Kelimeler: polidiastema, hipodonti,silikon anahtar
Rehabilitation of Wedge-Shaped Anterior Teeth and Polydiastema Associated with Hypodontia with Direct Composite Resin
İlknur Akay, Suat Özcan
Gazi University, Faculty of Dentistry, Department of Restorative Dentistry, Ankara, Türkiye
Aim: Wedge-tooth anomaly is an autosomal dominant disorder caused by a combination of genetic and environmental factors which frequently affects the maxillary lateral teeth and third molars. However, this anomaly can occur in other teeth as well. Affected tooth crowns have a blunt cone-like form and microdontia often accompanies this condition. Although it is more common in women than in men, it isfrequently associated with hypodontia. In this case, the aim was to use composite resin, a minimally invasive technique, to restore the wedgeshaped upper anterior teeth that were found to have hypodontia.
Method: The clinical and radiographic examination of a 16-year-old female patient who came to our faculty clinic complaining about the shape of her teeth and diastemas between them, it was determined that the maxillary and mandibular upper anterior teeth were wedge-shape, as well as bilateral maxillary lateral and bilateral mandibular central deficiencies. After explaining the various treatment options to the patient, it was decided to use composite resin restorations on teeth #14, #13, #11, #21, #23, and #24. Wax-up was applied and a silicone key was obtained after taking measurements from the patient and creating a model. The teeth were etched with 37% orthophosphoric acid under rubber dam isolation and bonding agent (G-Premio Bond, GC, Japan) was applied after color selection was made using the button technique in daylight. The silicone key was placed palatally, and the palatal enamel wall was made with enamel composite (Charisma Topaz, CL; Kulzer R&D, Germany). The approximal surfaces were shaped using a sectional anatomical matrix, and then body composite (GC Gradia, A2; GC, Japan) was applied. The finishing and polishing phase started after the final layer of enamel composite was applied with the help of modeling liquid (Signum Liquid, Kulzer, Germany) and brush (Gradia brush, GC, Japan). Fine diamond bur, aluminum oxide abrasive discs (Sof-Lex, 3M ESPE, St. Paul, MN, USA) and spiral discs (Clearfil Twist Dia, Kuraray, Japan) were used for finishing and polishing.
Conclutions: The canine teeth were transformed into the shape of the missing laterals, and the premolar tooth number 24 was transformed into the shape of the canine using composite resin restorations. By closing the diastemas, the patient's aesthetic expectations were met. In cases of polydiastema, treatment with direct composite resin restorations allowsfor minimally invasive rehabilitation while meeting patients aesthetic expectations.
Keywords: polydiastema, hypodontia,silicone key