PRİMER SANTRAL SİNİR SİSTEMİ LENFOMA TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ: TROD TEDAVİ YAKLAŞIMLARI ANKETİ SONUÇLARI (TROD 07-011)


Creative Commons License

Şentürk M. E., Erpolat Ö. P., Kamer E. S., Oysul K.

16. ULUSAL RADYASYON ONKOLOJİSİ KONGRESİ, Girne, Kıbrıs (Kktc), 9 - 13 Nisan 2025, ss.101, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Girne
  • Basıldığı Ülke: Kıbrıs (Kktc)
  • Sayfa Sayıları: ss.101
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Primer santral sinir sistemi lenfoması (PSSSL) az sıklıkla

görülen agresif bir tümördür. Geçmişte tüm beyin radyoterapi

(TBRT) bu hastalarda standart tedavi olarak kabul edilirken, yeni

çoklu ajan kemoterapilerin ve otolog kök hücre naklinin (OKHN)

standart olarak uygulanmaya başlaması ile radyoterapinin rolü tartışmalı

hale gelmiştir. Bu ulusal anket, PSSSL güncel tedavisinde radyasyon

onkologlarının yaklaşımlarını belirlemeyi amaçlamaktadır.

Gereç ve Yöntem: Radyasyon onkologlarını hedefleyen bu kesitsel

anket Aralık 2024 ve Ocak 2025 tarihleri arasında yürütülmüştür.

Anket çevrimiçi (Google Forms kullanılarak) oluşturulmuştur ve

Türkiyede yerleşik radyasyon onkologlarına çevrimiçi gönderilmiştir.

Anket üç bölümde 31 sorudan oluşmaktadır. Her bir soru yüzdesel

dağılıma göre istatiksel olarak değerlendirilmiştir. Katılımcıların merkez

türünün ve deneyim düzeyinin tedavi yaklaşımlarına etkisi ki-kare

testi ile incelenmiştir.

Bulgular: Ankete 30 radyasyon onkoloğu katılmıştır. Katılımcıların

çoğunluğu (%36,7) 15 yıl ve üzeri deneyime sahiptir ve 17’si

(%56,7) üçüncü basamak üniversite hastanesinde çalışmaktadır.

Katılımcıların sadece %26,7’si, 20 ve üzeri hasta tedavi etmiştir. 14

katılımcı (%46,7) herhangi bir prognostik değerlendirme uygulamadığını

belirtmiştir. Katılımcıların %63,3 merkezinde OKHN ile tedavi

imkanına sahip olduğunu söylemiştir. Katılanların %40’ı indüksiyonda

farklı rejimlerin kullanıldığını bildirmiştir. R-MPV rejimi en sık

tercih edilen indüksiyon kemoterapi rejimidir (%63,3). İndüksiyon

ile tam yanıt edilen hastalarda, katılımcıların %93,3’ü TBRT’de doz

azaltımını uygun bulmaktadır ve %31’i hasta OKHN uygun olsa dahi

doz azaltılmış TBRT tercih etmektedir. Doz azaltımında en sık tercih

edilen doz 23.4 Gy’dir (%53,3). Sadece 3 katılımcı tam yanıt sonrası

kitle lojuna ek doz uyguladığını belirtmiştir. İndüksiyon sonrası parsiyel

yanıt elde edilen hastalarda katılımcıların %80’i TBRT, %16,7’si

ise OKHN tercih ettiğini bildirmiştir. Bu durumda TBRT için çoğunlukla

30 Gy üzeri doz uygulanmaktadır (%86,7) ve toplam doz 50 Gy

‘i geçmemektedir (%53,3). Rezidü lezyonu olup OKHN planlanan

hastalarda katılımcıların 7’si radyoterapi uygulamazken, 14 tanesi rezidü

lezyona OKHN öncesi RT önermektedir. Katılımcıların %24,1’i

bazı durumlarda lokal radyoterapiyi TBRT’ye tercih edebileceğini

bildirmiştir. Düşkün hastalarda TBRT (%44,8) en sık tercih edilen

yaklaşım olarak öne çıkarken, katılımcıların %31’i bu durumda ilk

tercih olarak tekli kemoterapiyi önereceğini bildirmiştir. Ankete cevap

verenlerin %60’ı 2024 yılında yayınlanan EHA-ESMO PSSSL

kılavuzu hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların

%65,4’ü zaten bu kılavuza uygun şekilde radyoterapi uyguladığını

belirtirken, %19,2’si bu kılavuzdan sonra radyoterapiyi daha az

kullanacağını, %15,4’ü ise bu kılavuza rağmen radyoterapiyi halen

sıklıkla kullanmaya devam edeceğini bildirmiştir. Merkez türünün ve

deneyim düzeyinin hiçbir soruda anlamlı bir etkisi saptanmamıştır.

Sonuç: Bu çalışma PSSSL tedavisinde indüksiyon kemoterapi

yanıtına göre TBRT dozunun belirlenebileceği konusunda görüş birliği

olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, radyoterapinin çoklu

ajan kemoterapiler ve OKHN ile birlikte kullanımında önemli yaklaşım

farklılıkları olduğu ortaya konmuştur. PSSSL tedavisinin ülkemizde

standardize edilebilmesi için ulusal kılavuzların hazırlanmasına

ihtiyaç bulunmaktadır.