Koronavirüs Hastalığı 2019 (COVID-19) ve İşitme Yetersizliğinden Etkilenmiş Bireylere Yönelik Uygulamalar (Otoloji/Otonöroloji, Odyoloji ve Özel Eğitim), Kemaloğlu Yusuf Kemal, Editör, Türkiye Klinikleri, Ankara, 2020
Odyoloji, ses ve konuşma bozuklukları; ülkemizde son 15-20 yılda en hızlı yaygınlaşan ve bu arada da
hem kendi içinde evrilerek alanını ve derinliğini arttıran hem de sağlık hizmetin kalanıyla ve eğitim ve
sosyal yardım sistemiyle çok yönlü bütünleşmeye giden bir bilim alanıdır. Ve 2019 sonunda, sağlık hizmetinin
tamamı gibi, COVID-19 salgını ile yüzleşmiş ve büyük bir sınanmayla karşı karşıya kalmıştır.
Sağlık sistemi bu süreçte çok önemli üç temel sorunu çözmek mecburiyetindedir. Bunlardan birincisi
SARS-CoV-2’nin neden olduğu ölümleri önlemek ve bu hastaları olabildiğince sağlıklı taburcu edebilir
olmak; ikincisi kendini korumak ve üçüncüsü de rutin sağlık hizmetini sürdürebilmektir. Aslında
birbiriyle son derece ilişkili olan bu üç husustan sonuncusu, doğal olarak öteleneni olmuş ve odyoloji
hizmeti, yenidoğan işitme taramaları dâhil, kısmen de olsa ertelenen / ötelenenler arasında yer
almıştır.
Ancak; görüldüğü üzere, COVID-19 salgını daha uzun süre devam edecek, aşının ulaşılır olması vb.
gelişmelerin olumlu etkisine rağmen, sağlık sistemi yeni bir normal ile devam edecektir. Bu bağlamda
odyoloji hizmetinin, özellikle özel eğitim ve sosyal destek kurumlarıyla işbirliği içinde devamının sağlanması,
sadece sağlık hizmetinin önemli bir parçasının ulaşılabilir kalmasını sağlamayacak, aynı zamanda,
gerek doğumsal ve gerekse yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan işitme kaybının etkilediği bireylerin
haklarına erişebilirliğini de koruyacaktır.
Bu bağlamda hastane içlerindeki kliniklerin çalışma şartlarının ve eğitimin, salgının ortaya çıkardığı
ihtiyaçlara göre iyileşirilmesi önemli olmakla birlikte; “odyoloji, ses ve konuşma bozuklukları” hizmetini,
en kısa sürede hastane dışına, Toplum Sağlığı Merkezleri veya benzeri kurumlar içinde de
ulaşılabilir kılmak, sadece salgın vb. durumlarda önemli bir avantaj sağlamayacak, aynı zamanda işitsel
yetersizliklerden etkilenmiş bireylerin ihtiyaçlarını hastaneler dışında karşılayabilecekleri kurumların
da oluşmasına olanak verecektir.
Son noktada ortaya çıkacak yeni hizmet şekli; sadece işitme engelli bireyleri ve ailelerini etkilemeyecek,
ayrıca ulaştığımız sağlık ve eğitim düzeyinin her türlü tehdit karşısında dayanıklılığını ve sorun
çözme yeteneğini de gösterecektir.
Bu kitabın oluşmasına katkıda bulunan değerli bilim isanlarına teşekkür ederken bütün yazarlar
adına, asıl teşekkürü ve en derin minnettarlığımızı, tüm sağlık çalışanlarına, başta devlet kurumlarındakiler
olmak üzere, salgınla mücadeleye destek sağlayan bütün paydaşlarımıza saygılarımızla
arz ediyoruz.
Ve elbette ki tarih boyunca pek çok zorluğu birlik ve beraberlik içinde, tarihinden gelen vakur duruş
ve mücadele azmiyle yenmeyi başaran Milletimizin bu süreçteki olgunluk ve uyumuna, özellikle de
sağlık çalışanlarına olan desteğine duyduğumuz şükranı da belirtmek isteriz.
Prof. Dr. Yusuf K. KEMALOĞLU
Editör
The field of audiology, voice and speech disorders, which has been the fastest spreading health field
in the last 15-20 years in Turkey, has evolved within itself, expanding its scope and depth, and has
achieved multi-faceted integration through not only othe health diciplines but also education and social
assistance systems. Unfourtunately, at the end of 2019, like all healthcare services, it faced the
COVID-19 pandemic and has come up against a significant challenge.
The health system has been constrained for solving three significant problems in this period; the first
of these is to prevent deaths caused by SARS-CoV-2 and to discharge these patients as healthy as
possible; the second is to protect itself, and the third is to maintain routine health care. As a matter
of fact, the last of these three interrelated aspects have naturally been deferred and the audiology
service including newborn hearing screening has been partially one of them.
However, as can be seen, the COVID-19 pandemic will continue for a more extended period, and
despite the positive impact of developments such as the availability of a vaccine, the health system
will continue with a new normal. In this context, ensuring the continuation of the audiology service
particularly in cooperation with special education and social support institutions will not only ensure
that an essential part of the health service is accessible but also will enable accessibitiy of the
rights of the subjects with congential or aging-related hearing loss.
Thus, in addition to the importance of improving the working conditions of the clinics and education
facilities inside the hospitals according to the requirements of the pandemic, making the "audiology,
voice and speech disorders" service also available at the outside of the hospitals (such as
in Community Health Centers of the Health Ministery or similar institutions as soon as possible
will not only provide an advantage in cases such as pandemics but also provide forming the institutions
serving to the hearing impaired subjects at the outside of hospitals.
The new form of service that will ultimately emerge will not only affect the hearing impaired individuals
and their families but will also show the resilience and problem-solving ability of the health
and education level we have reached against all kinds of threats as well.
In addition to thanking the respected scientists who contributed to creating this book, on behalf of
all authors, I would like to express my sincere and deepest gratitude to all healthcare professionals
and all stakeholders, especially those in state institutions, who contributed the fight against the pandemic.
And, of course, we would like to express our gratitude to the maturity and harmony of our nation,
especially for its support to healthcare professionals who have managed to overcome many difficulties
in unity and solidarity in this period, with the dignified stance and will to struggle stemming
from its history.
Prof. Dr. Yusuf K. KEMALOĞLU
Editor