Toplumsal Yararlar İçin Üniversiter Ütopya Artık Gerçek Olmalıdır!


Karaağaçlı M.

Diğer, ss.51-56, 2023

  • Yayın Türü: Diğer Yayınlar / Diğer
  • Basım Tarihi: 2023
  • Sayfa Sayıları: ss.51-56
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Toplumsal Yararlar İçin Üniversiter Ütopya Artık Gerçek Olmalıdır!

Dr. Mustafa KARAAĞAÇLI

 

1.Öndeyi

“Toplumsal Yararlar İçin Üniversiter Ütopya Artık Gerçek Olmalıdır!” konulu bu çalışmanın amacı; genelde  toplumsal yapıda üniversiter işlevleri özelde ise toplıumsal katkılar sağlamada üniversitelerin sahip olması  gereken formasyonlara dikkat çekmektir. Çalışma kaynaklarda sıralı alanyazın analizlerine ek olarak araştırmacının postpozitivist  gözlemlerine  ve görüşlerine  dayalı olarak gerçekleştirilmiştir.  

 

Çalışma; (1)Öndeyi, (2)Türkiye’de Üniversiter Niceller,(3)Türkiye’de Üniversite Öğrencileri, (4)Türkiye’de Öğretim Üyesi Potansiyeli, (5)Öğretim Üyesi Yetiştirme, (6)Bilimsel Araştırma Eğitimi, (7)Üniversiter Özerklik, (8)Üniversiter Hedefler, (9)Üniversiter Akredite Edilebilirlik, (10)Kütüphane ve Dokümantasyon Hizmetleri, (11)Sonuçlar ve (12)Yargı ve Tartışma alt başlıklarında  kaleme alınmıştır.

 

2.Türkiye’de Üniversiter Niceller

Bir olgu ve olayda “niceller nitelerin önkoşuludur” (Karasar,1991). Bu bulgu bir sistemi sayısal yani kantitatif olarak kurarken; nitel  yani  kalitatif olarak artırılmasına dikkat çekmektedir.

 

Türkiye’de Üniversitelerin Sayısal Görünümü Çizelge 1’de verilmektedir.

 

ÇİZELGE 1

TÜRKİYE’DE ÜNİVERSİTELERİN SAYISAL GÖRÜNÜMÜ*

Üniversite

Sayı

Kamu Üniversiteleri

129

Vakıf Üniversiteleri

45

Vakıf  Meslek Yüksek Okulu

4

Toplam

208

 

 

 

 

 

 

                                                  *YÖK, 2022’deki verilerden ouşturulmuştur.

 

Türkiye’de  81 il  ölçeğinde  üniversite toplamının 208 olması  sayısal olarak yeter olduğunu  gösterirken; eğitim-öğretim niteliği açısından ise her  açıdan görülebilecek  nitelik düşüklükleri getirmektedir. Eş deyişle; hedef, içerik, eğitim durumları  ve  değerlendirme  süreçleri öğelerinde alınan çıktıların işlevsiz  olduğu  hayat ve   çalışma  yaşamı gerçeklerinden somut olarak  gözlenmektedir.

 

3. Türkiye’de Üniversite Öğrencileri

Türkiye  Üniversitelerindeki Öğrencilerin Sayisal Görünümü Çizelge 2’de  verilmektedir.

 

ÇİZELGE 2

TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNDEKİ

ÖĞRENCİLERİN SAYISAL GÖRÜNÜMÜ*

Öğretim Düzeyi

Sayı

Ön Lisans

3.250.101

Lisans

4.579.047

Yüksek  Lisans

358.271

Doktora

109.540

Toplam

8.269.959

 

 

 

 

 

 

 

                                                        *YÖK, 2022’deki verilerden ouşturulmuştur.

 

 

Çizelge 2’deki verilere göre; Türkiye üniversitelerinde öğrenim gören öğrenci toplamının 8.269.959  olması da yaklaşık Türkiye nufusunu %10’nun ünversite eğitimi  içinde  olduğuna dikkat çekmektedir.

 

Üniversiteler varolan fizik, mekan, personel, araç-gereç ve özel düzenlemelerine göre “uygun sayıda” öğrenci almalı ilgili üniversitenin belirlediği sayısalın dışında çeşitli nedenlerden dolayı YÖK tarafından öğrenci sayısının arttırılması yoluna gidilmemelidir. Niceliksel bu durumun yanında nitel boyut da göz ardı edilmemelidir.

 

Hemen hemen her üniversitede öğrenci-öğretim programı-eğitsel ortam ilişkisindeki niteliksel uyumun sağlanabilmesi için gereken ilgi, mesleki, bireysel yeterlik envanterleri ve testleri/sınavları yapılmalıdır. Böylece öğrencilere öğretim programı öncesinde özel eğilim ve yeterlilikleri açığa kavuşturularak beliren durum ışığında yönlendirmelere gidilmelidir (Burada mesleki rehberlik olgusundaki eğitsel sürecin bireyin ilk eğitim yıllarında başlaması gerektiği göz ardı edilmemekle birlikte; bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yeni ve meslek ve eğitim alanlarını ortaya çıkardığı varsayımından hareket edilmiştir). Özellikle üniversel uygulamalı programlara öğrencilerin yerleştirilmesinde bu yaklaşım dikkate alınmalıdır.

 

4. Türkiye’de Öğretim Üyesi Potansiyeli

Türkiye  Üniversitelerinde  Görevli  Akademik Personelin sayısal durumunna bakıldığında  Çizelge 3’de  verilmektedir.

 

ÇİZELGE 3

TÜRKİYE  ÜNİVERSİTELERİNDE GÖREVLİ  

AKADEMİK PERSONELİN SAYISAL  GÖRÜNÜMÜ

Akademik Personel

Sayı

Profesör

34.325

Doçent

22.524

Doktor Öğretim Üyesi

44.307

Öğretim Görevlisi

37.057

Araştırma Görevlisi

46.551

Toplam

184.764

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                 *YÖK, 2022’deki verilerden ouşturulmuştur.

 

Çizelge 3‘e göre; Türkiye’de Üniversitelerde görevli akademik personelin Profesör, Doçent, Dr. Öğr. Üyesi, Öğretim Görevlisi, Araştırma Görevlisi  toplam sayısının 184.764  olduğu görülmektedir.

Bu sayılara ek olarak öğretim üyesi hazırlamada önemli bir aşama olan lisans üstü eğitim için evrensel ölçütlerin dikkate alınması üniversiter eğitimin toplam kalite standaratlarını da doğrudan etkilediğinden aşağıda çizgilerle öğretim üyesi yetiştirme üzerinde durulmaktadır:

 

5. Öğretim Üyesi Yetiştirme

Üniversiter  ölçekte öğretim üyesi yetiştirmede deyim yerindeyse vidalar gevşetilmemeli. Lisansüstü eğtimle yukarı doğru  hem sosyolojik statü hem de akademik edinimler  olarak  dikey bir akademik  yolculuğa başlayacak olan öğrenciler sadece bilgi-bilşsel düzeylerde test edilmemelidir. Lisansüstü öğrenciler programlara alınırken duyuşsal olabilirse de beceri yönlerinden ölçme ve sınama durumları süzgecinden geçirilmelidir. Aksi halde öğreyim üyesi niteline uymayan, lisansüstü derslere katılmada istekli, gayretli, meraklı olmayan yığınlarla karşılaşmış  ve  karşılaşıyor  oluruz.

 

  • Öğretim  elemanı yetiştirme  eğitimi verebilecek üniversiteler çok iyi bilimsel ölçütlerle belirlenmelidir.
  • Dışa kapalı sistem yerine, interüniversiter ulusal-evrensel ilişki kurulmalıdır (Girves and  Wemmerus,1998).
  • Lisans üstü eğitim veren kurumlar her yönüyle akredite edilmelidir. Bunun için  2547 sayılı yasa gereği yükseklisans eğitimi verme-açma yetkisi ilgili enstitülerin kendi karalarına bağlı olmamalı, Konu ile  ilgili diğer katılımcılar tarafından  da onanabilmelidir.
  • İlgili anabilim dalı öğretim üyelerinin ve yeniden bilimsel işlevlerine kavuşturulacak Türkiye Bilimler  Akademisi organizasyonunda eşgörevli  ve eşgüdümlü çalışmaları  sağlanmalıdır.
  • Doktora eğitimi vermede halen yürürlükte olan ilgili birimde en az üç öğretim üyesinin bulunması, gerekli bilimsel periyodiklerin, alanyazınların ve gerekli alt yapının tam olması gibi soyut açık olmayan ölçütler yerine daha işlevsel ölçütler belirlenmesi yoluna gidilmelidir (Akyüz,1995:63).
  • Doktora sonrası programlar düzenlenmelidir.
  • Öğretim üyelerinin kamuda çalışan bir işçiden daha az ücret alması gibi traji komik ve utanç verici durum ivedi iyileştirilmelidir.

·         Her 1 akademisyene 45 öğrenci düşmesini  azaltmak adına  her  ile ve  ilçeye  üniversite açma, yönetimlere yakın olanları programlara alma ve niteli  zayıf  doktora programlarını  işe katma  türünden eğitim-öğretimin toplam  kalite ve standartlarını  örseleyen anlayışlardan  ve uygulamalardan  vazgeçilmelidir.

6. Bilimsel Araştırma Eğitimi

Üniversiteler bilimsel yanıltmaları önlemek amacıyla araştırma yöntem bilimi alanındaki çalışmalara özel bir önem vermelidir.

Bu yönde:

Bilimsel araştırma yapanlara bilimsel etik ilkeler ve kurallar öğretilmelidir. Etik ilkeler ve kurallar standartlara  kavuşturulmalıdır. Bilimsel araştırmalar kapsamında çalışmalarda alıntı yapılan görüşler ve bulgular dipnotlar  ve  kaynaklar  olarak  intiallere  sebep olmayacak şekilde verilmesi   öğretilmelidir.

 

Bilimsel  araştırma yöntemi dersleri  yetkin  uzmanlar tarafından verilmelidir. Her  öğretim elemanı  bilimsel araştırma  yöntem bilimini bilmeli ve uygulmalı ancak anılan  dersleri açma ve okutmada ilgli alanda doktora  derecesine sahip olması  aranmalıdır.

 

Bilimsel verilerin analizi ve yorumlanması konuları öğretilmelidir.Araştırmalara ilişkin  veri analizleri, istatiksel hesaplamaları ve danışmanlık hizmetlerinin alan uzmanları tarafından yapılması sağlanmalıdır. Yapılan araştırmalar yayınından önce üst düzey alan uzmanlarınca incelenmelidir.   

 

Lisansüstü tezlerde ve araştırmalarda istatistiksel çözümlemeleri araştırmacıların para karşılıüında  başkalarına   yaptırmasının  önüne geçilmeli, her  lisansüstü  çalışma yapanın  bilisel araştırma yöntem bilim ışığında nicel ve nitel araştıramalarda  kullanması gerekli olan  temel istatistik teknikleri bilip uygulaması sağlanmalıdır (Creswell, 2013).

 

Üniversitelerde akademik yaşamın ilk yıllarındaki araştırmacılara “Sayısal çoğunluklu niteliksiz yayın yapma” yönlü gereksiz baskıdan uzak tutacak bir yaklaşım izlenmelidir. Bu konuda uygun bir zaman birimi içinde sonuç alınabilecek araştırmalar özendirilmelidir (Kansu,1994:73-74).

 

7. Üniversiter Özerklik

 Kurumsal özerklik, akademik özgürlüğün en önemli güvencesi olup, kurumsal özerklik  ile  akademik özgürlük yeşerip gelişir. Üniversiter özerklik aynı zamanda üniversitenin niteliğini gösteren bir  demokratik bir  faktöryel  olduğundan, üniversiteler kendi yöneticilerini kendileri seçmelidir. Ek olarak üniversite öğretim üyeleri siyasal görüşlerini öğretim üyesi olarak değil, vatandaş olarak ileri sürmelidir. Bunun nedeni gerçek işlevleri bilim öğretmek olan öğretim üyelerinin bilimsel saygınlıklarını kaybetmemeleridir.

 

Ayrıca akademik özgürlükten gereği gibi yararlanmak için de üniversiter yapının üst düzeyde özerk olması gereklidir. Devlet üniversitenin özerkliğine müdahale etmemelidir. Üniversitenin özerkliği için de akademik çevrenin tüm üyelerinin aktif katılımlı bir öz-yönetimi gereklidir. Üniversitelerin yönetsel özerkliklerinin yanı sıra bilimsel ve finansal özerkliklerinin de yeni bir üniversite yasası ile düzenlenmesi  ihtiyacı bulunmaktadır (Güvenç,1994:32; Heper,1994-18; Terzioğlu,1995:8).

 

Çünkü; kurumsal özerklik, akademik özgürlüğün en önemli güvencesi olup,  kurumsal özerklik  ile  akademik özgürlük yeşerip gelişir. Üniversiter özerklik aynı zamanda üniversitenin niteliğini gösteren bir  demokratik bir  faktöryeldir.

Varolan Türkiye Üniversite  sisteminde üniversitelerin, bütçelerinin hükümetlere bağlı olması da siyasal  yönetimin üniversiteler  üzerinde  etkisini artırıyor.

Bu etki  ise  üniversitelerin iktidar  olan hükümetlere  bağlı olmasının  somut ipuçlarını  veriyor.  Hükümetlerde bunu “para  veren ben isem yöneten de ben olurum” gerekçesiyle açıklıyor.

Oysa üniversite özerkliği, bilim dışı faktörlerden etkilenmeden  oluşan bir kültürün  başta bilime, yönetimlere, yaşama, eğitime, öğretime, alanyazına ve sınıfa yansımasnda doğar. Çünkü, üniversitenin, eğitimin ve öğretimin partisi olmaz. Üniversiteler özerklik adına toplumsal yapıyı oluşturan, aşağıda ana çizgilerle tanıtılan kurumların tamamına  dönük ayrımsız ve yansız hizmetler  verme  anlayışında olmalıdır. 

Toplumsal Kurumlar

Toplumsal kurumlar; insan ihtiyaçlarının karşılayan birimlerdir Toplumsal kurumlar,  toplumun beslenme, eğitim, ulaşım, barınma, korunma, sağlık, ekonomi, güvenlik ve ticaret ortak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için faaliyet gösterir. Toplumsal yapı  ve ihtiyaçların  değişmesiyle toplumsal kurumlar da değişir.

Örnek:  aile, din, eğitim, hukuk, ekonomi, ticaret, güvenlik  ve boş zamanlar  uğraşılarında ürünler ve hizmetler sunan organize yapılar  birer toplumsal kurumdur (Karaağaçlı, 2021:61).

 

Çünkü, yukarı satırlarda tanıtılan  toplumsal  kurumların belirgin ortak özellikleri şunlardır:

·       Toplumsal kurumlar, insan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla organize olur.

·       Toplumsal  kurumlar, toplumsal değerlere, normlara, gruplara ve  kategorilere  göre şekillenir. 

·       Toplumsal kurumların işlevi bireylere organize  oldukları sektörlerde ürün ve hizmetler sunmaktır.

·       Toplumsal kurumlar,  toplumsal kurallara uyum ve öğretide etkilidir.

·       Toplumsal kurumların kendine özgü yapısı ve kuralları vardır.

·       Toplumsal kurumlar her toplumda farklı görev ve  işlevdedir.

·       Toplumsal bütünlük özelliği nedeniyle  kurumlardan birindeki değişme diğerlerini de etkiler. Örneğin ekonomideki gelişme geniş aile yapısını çekirdek aile yapısına  dönüştürmektedir.

·       Toplumsal kurumların toplumdaki önem, değer ve etki dereceleri birbirinden farklıdır. Örneğin: bazı toplumlarda din kurumu, bazı toplumlarda siyaset veya ekonomi kurumu etkili olmaktadır.

·       Çağdaş toplumlarda bir kurumun bazı işlevlerini diğer kurumlar üstlenmiştir. Örneğin; ailenin bazı işlevlerini eğitim kurumu üstlenmektedir (Karaağaçlı, 2021:61-62).

Dinçer’e göre; “üniversitelerin özerklik kulağa hoş gelen bir ifade” (El, 2023) ve kavram olarak kalmamalı  toplumsal  yapının sorunlarına bilimsel  çözümler  aramalı ve  bilimsel akademik  özgürlüğü ilke  edinmelidir.

8. Üniversiter Hedefler

Üniversitelerin eğitim-öğretim girişimlerinin temelinde insan haklarına, demokratik tutum ve değerlere, anayasal ilkelere bağlı bireyler yetiştirmeyi hedef almalıdır. Anılan bu boyutlar üniversitenin öncelikli hedeflerinden olmalıdır. Bu hedef parelelinde tam öğrenmeyi gerçekleştirmek esas alınmalıdır.

 

Üniversiteler  ortaokul  ve  lise öğretimine  dayalı en az iki yıllık yüksek öğrenim veren eğitim kurumlarının tümünü  kapsadığı dikkate alındığında şu hedeflere dönük  eğitim-öğretim  hedefleri oluşturmalıdır:

·       Yüksek öğrenimin amaç ve görevleri 21.yüzyıl yeterliklerine göre  milli eğitimin genel amaçlarına ve ilkelerine uygun olarak yeniden belirlenmelidir.

·       Yüksek öğrenimin amaç ve görevleri 21.yüzyıl yeterliklerine göre milli eğitimin genel amaçlarına ve ilkelerine uygun olarak yeniden belirlenmelidir.

·       Üniversiteler öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda Türkiye için gerekli insan gücü ihtiyacına göre yapılanmalıdır.

·       Üniversiteler bilimsel öğretim yapma  hedefini  dirik ve dinamik  tutmalıdır.

·       Üniversiteler bilimsel incelemeler ve araştırmaları bilgi süsü  değil yaşamta sorun çözen bir yaklaşımla yapmalıdır.

·       Üniversiteler, toplumsal sorunlarda yöneticilerle işbirliği yaparak çözüm üretme hedefini ön planda tutmalıdır.

·       Üniversiteler araştırma ve inceleme sonuçlarını gösteren süreli bilimsel yayınlar yapmalıdır.

·       Üniversiteler bilimsel verileri kamuoyunun gelişmesine katkıda bulunmak amacı ile halka yaymalı ve yaygın eğitim hizmetinde bulunmalıdır.

 

9. Üniversiter Akredite Edilebilirlik

Üniversiteler gerek kurumsal gerekse yürüttükleri ilgili öğretim programları açısından akredite olmalıdır. “Resmen tanınma” anlamında kullanılan akreditasyon salt kamu üniversitelerine değil özel üniversiteleri de kapsamalıdır. Üniversiter kurumlar ve programların ulusal ve evrensel ölçekli ilgili kurumlar tarafından tanınması ile üniversitelerin toplam kalite standartları yükselebilecektir.

 

10. Kütüphane ve Dokümantasyon Hizmetleri

Kütüphane ve dokümantasyon hizmetleri bir üniversite için yaşamsal önemdedir. Gerek basılı gerekse bilişim teknolojileri esaslı bilgiye erişimde varolan uygulamaların ötesinde hizmet sunulması gerekmektedir.

Evrensel düzeyde orta nitelikli bir üniversitenin dokümantasyon merkezine giren yayın sayısı 40 bin, çok köklü bir üniversitede ise bu sayı 100 binleri aşarken Türkiye’de en popüler üniversitelere giren periyodik yayın sayısının ancak 5000  dolayında olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Basılı dokümanlarda beliren bu yetersizliğin giderilmesine ek olarak üniversitelerde bilgiye ulaşımda bilgi işlem ağlarının/İNTERNET’in alt yapısı güçlendirilmelidir. Ayrıca üniversite kütüphaneleri hafta sonları dahil tüm gece-gündüz açık tutulmalıdır.

 

11. Sonuçlar

Toplumsal Yararlar İçin Üniversiter Ütopya Artık Gerçek Olmalıdır! Konulu bu çalışmada elde  edilen bulgular ışığında  şu sonuçlara  varılmıştır:

1.   Toplumsal  yararlar  için üniversiteler vazgeçilmez önem  ve değerdedir.

2.   Üniversiter gelişim ve oluşumun bir ağaç gibi biyolojik bir süreç olmasıdır.” Eş değişle biyolojik süreç ürününü iyileştirebilir ama onun kendi kendine oluşumuna dıştan çok müdahale

3.   Türkiye’de  81 il ölçeğinde  129’u kamu, 45’i vakıf ve  4’ü  yüksek okul olmak üzer toplam 208, üniversite eğitim-öğretim hizmeti götürmektedir.

4.   Türkiye  üniversitelerinde  önlisans, lisans  ve  lisanüstü öğrenim  gören  öğrenci toplamı 8.269.959’dur.

5.   Türkiye’de  Üniversitelerde toplam 184.764 Profesör, Doçent, Dr. Öğr. Üyesi, Öğretim Görevlisi ve Araştırma Görevlisi  görev  yapmaktadır.

6.   Türkiye’de  üniversiter yapıda ortalama olarak her 1 akademisyene 45 öğrenci düşmektedir.

7.   Bilimsel Araştırma Eğitimi, üniversitelerin bilimsel yanıltmaları önleme ve etik kurallara uyma  konusunda olmazsa  olmaz  işlevdedir.

8.   Kurumsal özerklik, akademik özgürlüğün en temel güvencesidir.

9.   Üniversitelerin eğitim-öğretim girişimlerinin temelinde insan haklarına, demokratik tutum ve değerlere ve anayasal ilkelere bağlı bireyler yetiştirme  hedefleri vardır.

10. Üniversitelerin akreditebiliteleri toplam kalite standartlarıyla doğrudan ilşikilidir.

11. Kütüphane ve dokümantasyon hizmetleri bir üniversite için yaşamsal önemdedir.

 

12.Yargı  ve Tartışma

Ulusal eğitim sistemi  içinde üniversiteler  toplumsal yapıya  en çok katkı sunması beklenen eğitim kurumlarındandır.  Memlekette üniversiteler, yaygın kabul gören “öğretim yapar ama, eğitim yapamaz!” garip çelişkisiyle eğitsel olarak zor nefes alıyor. Buna oksijen verecek doğru  eğitbilim yaklaşımlarına, yöntemlerine ve tekniklerine gereksinim bulunuyor. Kalabalık  öğrencili sınıflar yerine, sınıf  mevcutlarında azalmalara gidilmesi  de üniversitelerin nicellerini artırıp böbür dilli  siyasa istatisklerde  başrol olurken, eğitimin toplam  kalite ve standartlarını ise  dibe  çekmektedir.

 

Üniversitelerin kurumsal özerklik, finansman kaynakları ve akademik özgürlükleri adına, siyasal  yönetimlerin  müdahalelerinden  uzaklaşması için  toplumsal yapıda her kuruma, değere ve  habitife eşit mesafede olması bilime ise daha yakın olması gereği kendini  göstermektedir.

 

“Üniversiter gelişim ve oluşumun bir ağaç gibi biyolojik bir süreç olması kadar sosoyolojik,  kültürel, psikolojik  ve  ve endüstriyel” yönlerinin de olduğu dikate alındığında üniversitelerin kendi kendine oluşumuna dıştan çok müdahale edilmemeli onların süreç içinde gelişerek şekillenmelerine katkılar sağlayacak tartışmalar yaşayan bir  konu olarak sürekli Türkiye  gündeminde  tutulmalıdır.

 

Kaynaklar

Akyüz, Ö. (1995). Üniversitelerde Akademik Yükseltilmeler. Ankara:TÜBİTAK-TÜBA

 

Creswell,J.W. (2013). Research Design Qualitative Quantitative  and Mixed Method Approaches SAGE Publications.

 

Girves, J.E and Wemmerus, U. (1988). Developing Models of Graduate Student Degree Progress. Journal of Higher Education. Vol:59-2.US:Ohio State University Press.

 

Güvenç, B. (1994). Türkiye’de Sosyal Bilimler Gelişmeler ve Süreklilikler. Dünya’da ve Türkiye’de Bilim Etik ve Üniversite.  Ankara: TÜBİTAK-TÜBA, 23-35.

 

Heper, M. (1994). 2000’li Yılların Eşiğinde Türkiye’de Devlet ve Üniversite.Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Etik ve Üniversite. Ankara: TÜBİTAK-TÜBA.13-21.

 

Kansu, E. (1994). Bilimsel Yanıltma ve Önlenmesi. Dünya’da ve Türkiye’de Bilim, Etik ve Üniversite. Ankara: TÜBİTAK-TÜBA.71-75.

 

Karaağaçlı, M. (2021-2). Eğitimin Sosyolojisi. İkinci Yazım İkinci Basım: Mart,2021-2. Ankara: Bizim Büro Basımevi Yayın ve Dağıtım Hizmetleri Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.  ISBN–978-605-62357-9-5. Bandrol Seri No Aralıkları: THG-SOP: 983928-983982.

Karasar, N. (1991). Bilimsel Araştırma Yöntemi. 4. Basım. Ankara:3A Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti.

Kıvanç, E. (2023). Partiler Yüksek Öğretimdeki Sorunlar  İçin Ne Vadediyor? Alaaddin Dinçer ile yapılan söylesi. www.dwturkce.com. 23.04.2023.

 

Medawar, P. B. (1997). Genç Bilimadamına Öğütler. Çev: N. Arık. TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları. 2. Basım. Ankara: TÜBİTAK.

 

Terzioğlu,T. (1995). Üniversite Yasası için Bir Öneri. Üniversite Yasası. Ankara: TÜBİTAK-TÜBA. 7-11.

 

Türker,R.K. (1997). Bilim Adamı Yetiştirme Dünya’da ve Türkiye’de Lisansüstü Eğitim. Bilim Adamı Yetiştirme  Lisansüstü Eğitim Ankara: TÜBİTAK-TÜBA. 21-32

 

YÖK.  (2022).  Yüksek Öğretim İstatistikleri 2020-2021. Ankara: www.yök.gov.tr.