Non-Sirotik Portal Hipertansiyon Tanısı ile İzlenen Çocuklarda Portosistemik Şant Cerrahisi Deneyimi


Creative Commons License

Dalgıç A., Sarı S., Teker Düztaş D., Eğritaş Gürkan Ö., Sözen M. H., Kozan R., ...Daha Fazla

14. Ulusal Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Kongresi, Girne, Kıbrıs (Kktc), 12 - 15 Mayıs 2022, ss.236-237

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Girne
  • Basıldığı Ülke: Kıbrıs (Kktc)
  • Sayfa Sayıları: ss.236-237
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş: Özofagus varisleri yüksek oranlarda tekrarlayan kanama ve mortalite riskine sahiptir. Bu çalışmada medikal tedaviye dirençli, komplike non-sirotik portal hipertansiyon (PH) olgularında cerrahi tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla planlanmıştır.

Materyal-Metod: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 2006-2022 yılları arasında 61 hastaya (37 erkek, 24 kız) uygulanan selektif splenorenal şant ameliyatının sonuçları geriye dönük olarak incelendi. Hastaların yaş ortalaması 9,9 ± 4,8 yaş (19 ay-17 yıl) idi. Hastaların üçü (7.5%) hastanemize dış merkezden karaciğer nakil endikasyonu ile yönlendirilmişti. Cerrahi endikasyonları tekrarlayan varis kanamaları, hipersplenizm ve portal biliyopati ve gastroenteroloji merkezlerine ulaşım zorluğuydu. 39 hastada (%63,9) prehepatik PH (portal ven trombozu) ve 22 hastada (%36,1) intrahepatik presinüzoidal PH (konjenital hepatik fibrozis, n=10; %16,4 ve idiyopatik non-sirotik PH, n=12; %19,7) vardı. Hastaların demografik özellikleri, klinik, laboratuar, radyolojik ve endoskopik bulguları hastane kayıtlarından elde edildi. Preoperatif ve postoperatif veriler karşılaştırıldı. Sonuçlar: 22 hastaya (%36,1) distal splenorenal şant (DSRS), 39 hastaya (%63,9) proksimal splenorenal şant (PSRS) uygulandı. Operatif mortalite görülmedi. 61 hasta ortalama 3 ± 2,9 yıl (1 ay-16 yıl) izlendi. Şantların açık kalma oranları DSRS’de %81,8; PSRS’de %84,6 idi (p>0,05). Şantı açık hastaların (n=53; %87) cerrahi sonrası izlemlerinde özofagus varis kanaması görülmedi. Cerrahi sonrası özofagus varis derecesinde belirgin gerileme olduğu görüldü (p<0,0001). DSRS uygulanan hastalarda hemoglobin, lökosit ve trombosit değerlerinde ve dalak boyutlarında belirgin düzelme saptandı (p<0,05). 61 hastanın onunda (%16,4) şant okluzyonu izlendi (Distal splenorenal şant 4 (%18,2); proksimal splenorenal şant 6 (%15,4) (p>0,05)). Şant oklüzyonu gelişen hastaların yaşları (ortanca 6,5 yıl (2,6-17 yıl) şantı açık olanlara (ortanca 10,8 yıl (2,6-17 yıl)) göre daha küçüktü (p=0,002). Postoperatif enfeksiyon (n=3), portal ven trombozu (n=6) ve şilöz asit (n=3) cerrahi sonrası gelişen komplikasyonlardı. Oklüzyon gelişen sekiz hastanın (%13) ameliyat sonrası dönemde, endoskopik olarak tedavi edilen tekrarlayan varis kanamaları oldu. Bir hasta izlemde gelişen Budd-Chiari sendromu nedeniyle yapılan karaciğer nakli sonrası greft hepatik arter trombüsü nedeniyle kaybedildi. Selektif splenorenal şant uygulanan hastalarda sağ kalım oranı %98,4 ve varis kanama kontrolü oranı %87’dir.

Tartışma: Varis kanamaları %93’e varan oranlarda endoskopik yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Ancak yüksek varis rekürrensi (%43) ve tekrarlayan kanama oranlarıyla (%35-%60) hipersplenizm ve portal biliopati gibi komplikasyonlara çözüm olamaması endoskopik tedavilerin etkinliğini sınırlandırmaktadır. Selektif şant ameliyatları yüksek açık kalma (%80-97) ve düşük tekrarlayan kanama (%6-15) oranları yanında portal sistem basıncını düşürerek özofagus varisi, hipersplenizm ve portal biliyopatinin etkin çözümünü oluşturmaktadır. Tekrarlayan kanamalı, komplike olgularda endoskopik ve cerrahi tedavinin gecikmesi önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Gelişmiş imkanlara sahip deneyimli sağlık merkezlerine ulaşım sorunu tedavide gecikmeye neden olan en önemli faktörlerden biridir. Non sirotik PH’lı hastalarda bu durumlar göz önünde bulundurularak gastroenteroloji, radyoloji ve cerrahiden oluşan multidisipliner yaklaşım hayati önem taşımaktadır.