8. TÜRKİYE EKMUD BİLİMSEL KONGRESİ “ON-LINE KONGRE”, İstanbul, Türkiye, 24 - 29 Kasım 2020, cilt.8, ss.57
Lyme hastalığı (LH) insanlara enfekte olmuş keneler aracılığıyla taşınan
Borrelia burgdorferi sensu lato kompleksi içerisinde yer alan spiroketlerin
neden olduğu, geç komplikasyonları ile kronik hale gelebilen enflamatuvar
bir hastalıktır. Erken akut Lyme hastalığının semptomları arasında ateş,
titreme ve halsizlik gibi sistemik semptomları olan veya olmayan eritema
migrans (EM) yer alır. EM deri lezyonlarının patolojisi lenfositlerin, plazma hücrelerinin ve monosit makrofajların varlığı ile karakterize olabilmektedir.
Kemokinler ve sitokinler, bağışıklık hücrelerinin etkileşimini düzenleyen,
onları doku yaralanması ve iltihaplanma bölgelerine yönlendiren ve
aktivasyon durumlarını ve efektör hücre fonksiyonlarını modüle eden
anahtar sinyal molekülleridir. Bu çalışmada amacımız EM’li hastaların
periferik kan mononükleer hücrelerini (PBMC’ler) B. burgdorferi’ye spesifik
rekombinant dış yüzey proteini (rOspC) ile uyararak 24, 48 ve 72 saat sonra
toplanan süpernatant örneklerinde IFN-γ, CXCL9 (MIG), CXCL10 (IP-10) ve
CXCL11 (I-TAC) sitokin ve kemokinlerin düzeylerini değerlendirerek erken
tanıya destek olabilecek bir marker belirleyebilmektir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya toplam 13 EM ve 10 sağlıklı gönüllü (LH
olmadığı serolojik ve klinik bulgularla değerlendirilen) dahil edildi. EM’li
hastaların PBMC’leri ayrıştırıldı kültüre edildi. Kültüre edilen PBMC’ler rOspC
ile uyarılarak 24-48 ve 72 saat sonra toplanan kültür süpernatantlarında
IFN-γ sitokin ve CXCL9, CXCL10, CXCL11 kemokin düzeyleri ELISA ile
ölçüldü. EM olgularına ait farklı ölçümlerin karşılaştırılması için Friedman ve
Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılmıştır. Sonuçta, istatistiksel anlamlılık
düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular: Enfeksiyonunun erken evresini gösteren EM olgularının rOspC
ile uyarımı sonrası 24, 48 ve 72. saatlerdeki CXCL9, CXCL10 ve CXCL11
düzeyleri arasında ilk 24 saatte yalnızca CXCL9 (MIG) düzeyleri arasında 48
ve 72. saate kıyasla istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p=0,000).
EM olgularının rOspC ile uyarımı sonrası 24, 48 ve 72. saatlerdeki IFN-γ
düzeyleri karşılaştırıldığında üç farklı saat arasında istatistiksel olarak
anlamlı fark bulunamamıştır (p=0,368).
Sonuç: Bugüne kadar LH ile ilgili pek çok çalışma yapılmış, ancak ülkemiz
genelinde Lyme hastalarının periferik kan mononükleer hücrelerinden
izolasyon yapılarak kemokinler üzerinde elde edilen herhangi bir veri ortaya
konulmamıştır. Elde ettiğimiz sonuçlar CXCL9’un LH’nin ilk kliniği olan EM
hastalarında erken tanı için kullanılabilecek, spesifik hastalık belirtileriyle
ile ilişkili bir biyomarker olabileceğini göstermektedir. Çalışmamızdan elde
edilen veriler sayesinde hastalığın hızlı ve erken tanısı ile tedaviye yönelik
güncel araştırmalara ışık tutulması hedeflenmektedir.