OKUL DIŞI TARİH ÖĞRETİMİ KURAM VE UYGULAMA, ŞİMŞEK AHMET,KAYMAKCI SELAHATTİN, Editör, Türk Tarih Kurumu, Ankara, ss.11-28, 2025
Geçmişte daha çok öğretmenler için yazılmış olan telif ya da çeviri
pedagoji eserlerinde ve ilkokul/ortaokul öğretim programlarında okul dışı
meselesi; “gezinti”, “tenezzüh”, “ziyaret ya da ilmî ziyaret”,
“gezinti dersleri”, “mektep gezintisi”, “açık hava dersleri”, “tetkik gezisi”,
“ders gezisi ya da gezintisi”, “yakın yurt incelemeleri”, “mahallî
ya da yerel tarih”, “çevre incelemeleri” “saha gezisi”, “okul gezisi ya da
gezintisi”, “çevrede tarihsel incelemeler”, “gözlem gezisi yöntemi” gibi
adlandırmalarla ele alınmıştır. Son yirmi yılda tarih pedagojisi, lise
öğrenimini de kapsayan bir hâle gelmiş ve yukarıdaki
adlandırmalar, “okul dışı tarih öğretimi” gibi yepyeni bir kavramın
ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Okul tarihindeki bu değişimde profesyonel tarihçilerin, kaynak bakımından yazılı doküman ağırlıklı çalışma sınırlılığını aşarak tıpkı antropologlara, arkeologlara ve sanat tarihçilerine benzer bir şekilde somut (nesne, buluntu, tarihî bina ve sit alanları gibi) ve görsel kaynaklarla çalışma hususunda kendilerini rahat hissetmeye başlamalarının da bir yansıması vardır. Elbette bu tavır, hem temel eğitimde hem de okul tarih derslerinde yankısını bulmuştur.
Safran ile Ata (1998) okul dışı tarih öğretimini; “Tarih derslerinin okul dışındaki
tarihsel yapılar, antik kentler, müzeler gibi eğitim araçlarıyla desteklendiği
bir öğretim” diye tanımlamışlardı. Buna göre söz konusu öğretimin o günün
şartlarında iki temel unsuru içerdiğini ileri sürdüler. Bunlar; tarihsel çevre
ile sözlü tarihtir. Tarihsel çevreyle ilgili Anderson’ın ve Moore’un
“Etrafımızı kuşatan geçmişe ait bütün unsurlar,” tanımını esas
aldılar. Sözlü tarihe ilişkin Somersan’ın “Yaşayan kişilerin kendi
geçmişleriyle ilgili belleklerinin, toplumsal olayların, tanıdıkları kişilere
dair anlatımlarının ve genel itibariyle anılarının görüşme yoluyla kayda
geçirilmesi,” tanımını temel aldıkları dikkati çekmektedir.