JOURNAL OF TURKISH STUDIES, cilt.7, sa.2, ss.233-259, 2012 (Hakemli Dergi)
DIE TURKSPRACHEN UND IHRE DEMOGRAPHISCHE BEDEUTUNG
Eserin
Yayınlandığı Derginin Adı: Turkish
Studies, International Periodical For The Languages, Literature and History of
Turkish or Turkic
Volume 7/2
Spring 2012, p.233-259, ANKARA/TURKEY
TÜRK DİLLERİ VE DEMOGRAFİK ÖNEMİ
-Özet-
Bu
çalışmada Türk Dillerinin, daha doğrusu Altay Dillerinin tarihi, yayıldığı
coğrafya, bu dillerin yazı sistemleri ve sınıflandırılmaları ile bu konuda yapılan
siyasal ve lenguistik tartışmaların yanında konuşulduğu ülkelerde özelllikle en
yaygın olarak kullanıldığı Rusya’nın Türk dili konusunda güttüğü dil
politikaları incelenmiştir. Aynı zamanda çalışmada Altay ve Ural dil
gruplarının akrabalığı konusu da doğal olarak araştırıldı.
Çalışmada,
Ural dil grubu ile Altay dil grubu kökenleri itibari ile sanki aynı bir İlk-Dilden
geliyormuş gibi sınıflandırılmış; yayıldığı coğrafya ve bu dilleri konuşanların
sayısal dağılımı da çalışmada incelenmiştir. Özellikle İlk-Altayca ve onun
türevlerinin sınıflandırılması çizimlerle desteklenmiş, çizelgelerin hazırlanmasında
çeşitli bilim adamlarının fikirleri dikkate alınmıştır. Çalışma bir çok yeni ve
yapıcı fikri ortaya koyarken aynı zamanda da konuyla alakalı alternatif
fikirlere de yeterince yer vermiştir. Ural ve Altay Dil gruplarının akrabalığı
konusunda yapılan tartışmaların önemine binaen, konuya ışık tutacak siyasal
mülahazalarla gölgede bırakılmış bazı bilimsel delillere de yer verilmiştir.
Çalışmada
Türk dillerinin yazımında kullanılan alfabeler, dillerin yayılma alanları
yanında, özellikle Rusya’nın Türk dilleri konusunda yürüttüğü dil
politkaları da özellikle incelenmiştir. Bununla alakalı olarak makalede Sovyet
Rusya tarafından organize edilen Bakü Türkoloji Kongresi de (1924) araştırılarak,
bu ülkenin Türk Dilleri ile alakalı dil siyaseti ortaya konmuştur.
Bu
kongrenin Sovyetler Birliği sınırları içinde, Moskova tarafından
düzenlenmesinin önemli nedenleri vardır. Kongrenin Bakü’de Rusya öncülüğünde ve
himayesinde düzenlenmesinin sebepleri gibi sonuçları bakımından da oldukça
önemlidir. Özellikle Sovyetlerdeki Türk halklarının Lenin döneminde, Latin ve
ardından Stalin döneminde Kril alfabesine geçiş süreci bu kongrenin Türk dili
ve alfabesi için doğurduğu olumsuz sonuçların gözardı edilmemesinin önemi
vurgulanmıştır. Bu bağlamda, Türkiye’de ve dünyada Türk dilleri ile alakalı
ortaya çıkan gelişmelerin önemli bir bölümü bu kongrenin doğurduğu dil
siyasetlerinden kaynaklandığı gerçeği önümüzde apaçık durmaktadır.
Makalenin
bir çok noktasını daha anlaşılır kılmak için çeşitli çizelgeler yazar
tarafından hazırlanmış veya ilgili uzmanlardan çizelgeler alıntılanarak konu
desteklenmiştir. Yani çalışma hem siyaset bilimi, hem dil bilimi ve hem de
tarihsel açıdan ve karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Araştırma bu
interdisipliner özelliği ile hemen hemen bütün sosyal bilimlerin ilgi alanına
girmektedir.
Japonya’dan
Orta Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış olan bu dillerin önemi yeterince
anlaşılmadığı ortadadır; genelde Türkologların özellikle de batılı
Türkologların yapmış olduğu çalışmalar, çoğunlukla uzmanlık gerektiren ve
karmaşık alanlarda kaldığından, bu çalışma daha klasik bir konuyu ve bahsi
geçen dil gruplarının demografik yapısını incelemekle önemli bir boşluğu doldurmuştur.
Anahtar Kelimeler:
Dil politikaları, Rus dil politikaları, Türkoloji, Lenguistik, Etnoloji, Dil
tarihi
The Turkic languages and their demographic importance
The
paper discusses the Turk languages, respectively the Altai languages from the
important aspects as classification, transcription as well as distribution and
history. The family relationships among the Ural-Altaic are also an important
aspect. The classification, distribution and number of speaker of the Uralic is
also anchored, intentional and irrespective of the existence of a relationship.
Especially
the classification of the ur- Altaic and its derivates are treated
illustratively. Hereby, perspectives different experts are briefly outlined.
These perspectives as well as the illustrations are based on the turkology,
respectively on the accepted sources in the field of Ural-Altaic. The paper
comprises new constructive ideas as well as contrastive comparisons. The
linguistic records of experts were treated preferential. Despite intented to
analyse the development, distribution and classification of the Ural-Altaic
language group in general, the Turk languages are favored due to their spread,
high number of speaker and their varying transcription. Furthermore, the
demographic significance of the Turk languages are not fully understood.
Turkologists treat this subject justifiably subject-specific and mostly very
complicated. Hence, the paper is expected to fill a gap through its different
perspective.