in: Tarih Eğitiminde Bir Ekol: Prof. Dr. Mustafa SAFRAN'a Armağan, Hayta,Hecdet,Ata,Bahri,Köksal Hüseyin,Belenli Tuğba,Yakar,Selen, Editor, Berikan Yayınevi, Ankara, pp.135-169, 2023
İstanbul Kağıthane İmece
İlköğretim Okulu’nda stajyer bir tarih öğretmeni iken (1991-1992), okullar
arası telefon zinciri ile Galatasaray Lisesi konferans salonunda Ord. Prof. Reşat
Kaynar (1910-24 Mayıs 2006) ve Necdet Sakaoğlu’nun konuşmacı olarak
katıldıkları konferansa katılma talimatı aldım. Konferans öncesi yoklama listesine
imza atmam gerektiği özellikle bildirilmişti. Ord. Prof. Reşat Kaynar’ı, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat adlı eseri vasıtası ile daha
önceden tanıyordum. O gün lâiklik ilkesinin önemini belirtmek için rahmetli Ord.
Prof. Kaynar, şeyhülislamlık makamından alınan görüşe dayalı olarak “Şimdilik paratoner denilen telin cami
minaresine asılmaması” ile ilgili Sadrazam Mustafa Reşit Paşa’nın Sultan
Abdülmecit’e sunduğu ve özel kütüphanesinde bulunan çerçeveli arz tezkeresini, konferans salonuna getirmişti. Diğer yandan KİT sorununun da yaşandığı o günlerde
ben de ağırlıklı olarak Atatürk’ün devletçilik anlayışı üzerinde okumalar
yapıyor ve düşünüyordum. Bu ilke ile ilgili gezdirilen kağıtlara soru yazdığımı
hatırlıyorum. Bu konferans metinleri, öğretmen ve öğrenci sorularıyla birlikte MEB
tarafından kitap olarak basıldı. Sakaoğlu (2006:89) Atatürk Düşüncesi adlı bu kitabı, 1991 ve 1993 yılları arasında her
cumartesi günü bir araya gelerek hazırladıklarını ifade etmektedir.
V. Uluslararası Tarih
Eğitimi Sempozyumu’nda meslektaşım Prof. Dr. Filiz Meşeci Giorgetti (2018:568),
Haydarpaşa Lisesi Kütüphanesi’nde bulduğu 1938-1950 yılları arası Reşat
Kaynar’ın (1936-1947) ve Cemal Yener’in (1949-1950) lise son sınıfta öğrenim
gören genelde fen şubesi öğrencilerine verdiği “en başarılı” tarih ödevleri ile
ilgili bildirisi, Reşat Kaynar’ın çalışmalarına daha da ilgilimi arttırdı. Esasen
bu toplantının kapanış oturumunda yaptığım konuşmada Reşat Kaynar’ın
konferansları ile ilgili o günkü bilgi düzeyime uygun olarak katılımcılarla düşüncelerimi
paylaştım. Son yıllarda Reşat Kaynar’ın çalışmalarına üzerine yaptığım
kütüphane ve arşiv taramaları -ki ona da haksızlık yapmak istemem- daha büyük
bir veri tabanı ile uğraşma fırsatı verdi.
Reşat Kaynar, tıpkı Mustafa
Çağatay Uluçay, Halil İnalcık, Şerafettin Turan gibi pedagoji kafasına sahip bir
hukukçu/tarihçiydi. Prof. Kaynar, İstanbul Dârülmuallimîninde Selim Sırrı
Tarcan, Ali Canip Yöntem, İbrahim Necmi Dilmen, İhsan Sungu ve İbrahim Alaeddin
Gövsa’nın emeklerini boşa çıkarmayarak, 18 yaşından itibaren yazılarıyla eğitim
meseleleri üzerine kafa yormuş, görüşlerini gazetelere yazarak kamuoyu ile paylaşma
cesareti göstermiştir. Özellikle 12-15
Kasım 1967’de Cumhuriyet gazetesinde
“Atatürkçülük ve Liselerimizde Din Öğretimi” yazı dizisi, en çok atıf yapılan kaynaklar
arasında olmuştur. İlkokul öğretmeni olarak başladığı kariyerini ordinaryüs
profesör olarak tamamladı. Yalova
Çınarcık’ta onunla röportaj yapan Tunalı (2015:401) onu “Hayatını Atatürkçülüğe
bağlamış olanlardandı” diye nitelendirmektedir.
Bu makalenin amacı İstanbul
Dârülmuallimîni arkasından Hukuk ve Felsefe eğitimi alan, 96 yıl gibi uzun bir
ömür yaşayan ve pek çok tarihî olaya tanıklık etmiş bu Türk aydının tarih,
eğitim, hukuk, Atatürk üzerine yazdığı yazılardan oluşan büyük fotoğrafı göz
önüne getirerek onun tarihçiliğini, millî eğitim ve tarih eğitimine ilişkin
görüşlerini değerlendirmektir. Ancak öncelikle onun biyografisi, yazılarında
savunduğu görüşleri daha iyi anlamamıza yarayabilir.