III. KENTSEL MORFOLOJİ SEMPOZYUMU, Ankara, Türkiye, 3 - 05 Mayıs 2021, ss.569-584
Toplumsal yaşamın bir yansıması olan sokaklar kenti tanımlayan en önemli mekansal oluşumlardandır. Birçok yüzey ve yapı ile tanımlanan çok boyutlu dinamik alanlar olan sokaklar, her
kullanıcı tarafından fiziksel ve duyusal olarak farklı derecede deneyimlenir. Buna karşın, kentin
oluşumu ve düzenlenmesi üzerine söz sahibi olan kurumlar ve aktörlerden oluşan bir grup geleneksel tasarım ve görselleştirme yöntemlerine bağlı kalarak sokağı yalnızca çeşitli kamusal ve
özel işlevleri/ mekanları birbirine bağlayan bir araç olarak görmekte. Bu bağlamda değerlendirildiğinde de kentsel deneyimde geçiş mekânı olmaktan öteye gidemeyen sokaklardaki etkin
ve edilgen kullanıcının varlığı ve yüzleşmeleri de yok sayılmakta. Edilgen kullanıcılar sokağı
belirli bir eylemi yerine getirmek amacıyla geçici olarak deneyimlerken, etkin kullanıcılar sokağı yaşanan bir mekân olarak deneyimler, günlük yaşantılarına göre çevrelerini özeleştirirler.
Kullanıcı deneyiminin bu şekilde farklılaşması, aralarındaki etkileşimle sonuçlanır ve sokak,
bu kullanıcılar arasında yüzleşmenin bir sınırı olarak ortaya çıkar.
Etkin ve edilgen kullanıcıların yüzleşme mekânı olarak sokak, genelleyici bir morfolojik incelemede farkedilmeyecek çeşitli derecelerde egemenlik alanlarını (territory) içerisinde barındırır.
Bu çalışma da alışılagelmiş yöntemlerin aksine sokağı tek başına fiziksel bir mekân olarak
incelemenin ötesine geçerek, bu değişen egemenlik alanlarını ve etkin kullanıcıların müphem
hikayelerini haritalayarak sokakların değerlendirilmesinde yeni bir pencere açmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, Ankaranın Altındağ ilçesindeki Babür Caddesi ve çevresi, bir tarafında yoğun kamusal alanları ve diğer tarafta zengin kimlikli konut dokusundan dolayı çalışmanın
merkezi olarak belirlenmiştir. Sokağın kullanıcılarının etkin ve edilgen olarak kendi arasında
çeşitlenmesine yol açan bu ikili durumun yanı sıra, Babür Caddesi kültürel ve etnik çeşitlilikleri
de barındıran birçok farklı sosyal ilişki katmanlarını da içerir. Fakat bu farklılıklar ve çeşitlenmeler, “temsili mekân” yaklaşımı çerçevesinde incelendiğinde güçlükle farkedilirken, sokağın
dinamik ve değişken karaterini yansıtan “yaşanan mekân” kurgusu içerisinde gözlemlenebilir
hale gelir. Haritalama çalışmasında da kentsel dokuda saklı çeşitli sosyo-ekonomik düzeydeki insanlara ait bu yaşanan mekanların birleşimini bütünüyle sunabilmek için “rizom” (köksap) tekniğinden faydalanılmıştır. Birçok haritalamanın bir araya gelişi ile çoklu ve kapsayıcı
okumalara açık bir yüzey tanımlayan rizom haritalama tekniği, bu özelliği ile çok değişkenli
yorumlamalara açık, sistematik bir ilişkiler alanını betimler. Bu tekniğinin benimsenmesi ile
amaçlanan, sokağı zamanda dondurulmuş, sonuca ulaşmış, statik bir sahne olarak sunmak
yerine, etkin ve edilgen öznelerin zaman ve mekân kartezyeninde kurduğu formal ve informal ilişkilerden girift bir ağ olarak yeniden tanımlamaktır. Deleuze ve Guattari (2005) tarafından
“başlangıcı ve sonu olmayan, ortada, şeyler arasında” olarak tanımlanan rizom, merkezcil ve
hiyerarşik olmayan yapısı ile sokağın gizli kalmış sosyal ve mekansal müphem hikayelerini açığa çıkarmada etkili bir tekniktir. Bu anlatılar ne ardışık ve örtüşen hikayelerdir ne de tamamen
zıt ya da ayrılmış konumdadır; yaşamın zaman ve mekân uzamlarındaki kesişimleridir.
Bu çalışma sokak hakkında kâğıt üzerindeki tepeden inme yaklaşıma rağmen varlığını sürdüren
müphem hikayeleri Michel de Certeau’nun literatüre kazandırdığı (2008) taktik ve strateji kavramları üzerinden rizom tekniği ile haritalayarak eleştirel ve üretken bir bakış açısı sunmayı
hedefler. Stratejiler, gücü simgeler ve kontrolü öne çıkarır. Bu yönüyle, geleneksel yöntemlerle
sokak incelenmesi kamusal ve bireysel mekanları bağlayan geçiş mekânı özelliğini korumak
için oluşturulmuş stratejiler olarak görülebilir. Buna karşın sokağın etkin kullanıcıları egemenlik alanlarını tanımlamak için taktikler geliştirir. Bu taktiklerle geçici ya da kalıcı olarak
sokağı yaşanan bir mekân haline getirirler. Genişlemeler (expansions) ve işgaller (invasions)
formunda taktiklerle etkin kullanıcının sokağı özelleştirmesinin farklı zaman dilimlerinde ve
farklı öznelerle nasıl gerçekleştiği haritalanmıştır. Ulaşılan bulgularla sokakların görünmeyen
ama yaşanan parçaları görünür hale getirilerek bu bakış açısının kent ve mimarlık üzerine
yapılan çalışmalara da kazandırılması hedeflenmektedir. Bu bulgular sadece Babür Caddesi
özelinde ortaya çıkarılmış olsa da amaçlanan rizom tekniğinin esnekliğine dayanarak farklı
bağlamlara adapte edilebilen bir yaklaşımdan teoride ve pratikte faydalanılabilme ihtimalini
sorgulamaktır.