Diğer, ss.1-4, 2024
Bu Türkiye Sosyolojisiyle
Okullar Açılırken; Eğitimde
İşler Zor!
Dr.Öğr.Üyesi Mustafa
KARAAĞAÇLI*
1.Öndeyi
“Türkiye Eğitim Coğrafysında
9 Eylül 2024 Pazartesi günü Okular
açılıyor. Türkiye'de nüfusun yarıdan fazlası genç, 17 milyondan fazlası
da örgün eğitime kayıtlı öğrencilerden oluşuyor. “Bu Türkiye Sosyolojisiyle Okullar
Açılırken; Eğitimde İşler Zor!” konulu bu çalışmanın
temel amacı; Türkiye’nin Sosyolojik yapısında ulusal eğitimin krizlerine kamu oyununun
dikkatini çekmektir. Çalışma, kaynaklarda sıralanan literatür verilerine ek
olarak yazarın postpozitivist görüşleriyle oluşturulmuştur.
Çalışma sistematiği; (1)Öndeyi, (2)Türkiye’nin Sosyolojik
Darboğazları, (3) Türkiye’nin Ekonomik Darboğazları, (4)Eğitime Erişimde
Eşitlik ve Fırsatlılık Lafta Kalıyor!, (5)Eğitsel Ölçmede Kural Koymak Kolay; Uygulamak Zordur!,
(6)Yönetsel Liyakatsizlikler Toplam Kaliteyi
Düşürüyor!, (7) Okullararası Nitelik Farkları Doğru Anlaşılmıyor!, (8) Eğitimde Öğrenciler Açısından Yoksunluklar, (9)Eğitimde Öğretmenler
Açısından Yoksunluklar, (10) Eğitimde Diğer Açmazlar!, (11)Vargı ve Tartışma
alt başlıklarında
raporlaştırılmıştır.
2.Türkiye’nin
Sosyolojik Darboğazları
Türkiye’nin sosyal yapısında Sosyoloji’nin kaldıramayacağı ve
kabul edemeyeceği darboğazları bulunmaktadır.
Bu darboğazlar aşağıda
sıralanan özellikler göstermektedir:
· Yönetsel bürokraside liyakatsızlık yaygındır.
· Devlet- Kurumlar-vatandaşlar arası
yabancılaşmalar vardır.
· Neoliberal uygulamalar sosyal yapıda
kültürel erozyonları artırıyor.
· Sosyal yapıda yer alan ürünlerin ve
hizmetlerin sayısal çoğunluğu onların toplam kalite standartlarına tercih edilerek, her alanda nitelik ve toplam kalite
standartlarından uzaklık gözleniyor (Karaağaçlı, 2019).
· Kutsal değerler adına riyakarlık artıyor.
· Sanat adına şoven algıları tetikleniyor.
· Hanım ağalı, delikanlı ağır abili ve
lüks villa yaşamlarını konu eden
dizliler ekranları kaplıyor.
· Kaynağı belirsiz paralılar gösterişli yaşamlar sürüyor.
· Toplumsal yapıda
sporda şiddet artıyor (Resmi
Gazete, 2019).
· Bayağı ve basit özel
ilişkili programların yayını hala sürüyor.
· Kitapçılar pahalı çeviri
romanlarından geçilmiyor.
· Dinsel simgeleri kullanarak, siyasal yararlanmalar
artıyor.
·
Birey yuttaşın toplumsal aidiyeti kayboluyor.
·
Hükümete iktidar olanlar devlet sanılıyor.
·
Toplumsal özgünlük oligarşik özgürlüklere
dönüşüyor.
·
Mufazakar
iklim aşınırken; tutucu anlayış
öne çıkıyor.
·
Mülakatlardaki
kuşatmacı “benden-bizden” bakışı egemen oluyor.
·
Normal işler
lütufmuş gibi sunuluyor.
·
“Ne
kadar kendin olursan o kadar
farklı olursun” anlayışı yerine;
aynı sakal, saç, ve giysilerlerle
prototipler yaygınlaşıyor.
·
Sonuçlar
amaç oluyor. sonuçlar amaç olunca
da işler ürünler ve hizmetler
değersizleşiyor.
·
Mesleki etiklikten giderek uzaklaşılıyor.
3.Türkiye’nin
Ekonomik Darboğazları
Türkiye’de Ulusal ölçekli darboğazlar şu alanlarda kendini
gösteriyor:
·
Gelir eşitsizliği
artıyor.
· Yoksulluk
derinleşiyor.
· Alım gücü
düşüyor.
· Kamusal kaynakların israfı artıyor.
· Çalışanların
alım gücü azalıyor.
· Türk lirasının değer
kaybı artıyor.
· Merkezi
İktidarın bir kuruluşu olan TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarıyla
günlük yaşantılarla karşılaşılan enflasyon oranları farklılık gösterdiğinden,
gerçek enflasyon oranlarıyla yaşamada maaşlar
plansız, tutarsız ve yetersiz kalıyor.
4.Eğitime Erişimde Eşitlik ve Fırsatlılık Lafta Kalıyor!
Türkiye’de eğitime erişimde eşitlik fırsat ve imkan
kavramları 1739 Sayılı Milli Eğitim Kanunun’da kalmış görünürken; eğitimde fırsat ve imkan eşitliği Türkiye coğrafyasını kapsamış bulunmuyor!
Oysa, “Genellik ve Eşitlik
İlkesi; Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin
herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişi ve aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınmaz” der.(MEB,1973)
Bu ilkenin uygulamada
pratik değeri paralı eğitim anlayışlı her düzeydeki özel okullar ve
paralı kurslarla bozulmuş
bulunuyor. Gezegeni ve Türkiye’yi
tehdit eden salgında okulların
kapanması, eğitimin uzaktan eğitim
sistemlerine evrilmesiyle bilişim
ortamlı araçlara ve gereçlere duyulan gereksinimi artırırken, artışın çözümü parasal yükleri berarinde getirmiştir.
Bilişime erişimde fark parası olmayan aleyhine
bozulmuştur (Karaağaçlı, 2021-1
ve Karaağaçlı, 2021-4).
5.Eğitsel
Ölçmede Kural Koymak Kolay; Ugulamak
Zordur!
Türkiye’de
eğitim hakkı
elde etmenin sınavlara
dayalı olması, sınavalrın ise
sıkça değişmesi, eğitim isteminde
istikrarsızlıları artıran en
önemli ve etkili deişkenin sınav
sistemindeki değişiklikler olduğu görülüyor.
Her yıl değişen
sistemsel işleyiş ve sınav sisteminin
"yapboza dönmesi", “hedef-içerik-eğitim durumları ve değerlendirmeden” oluşan
bütünsel eğitim-öğretim ve
ders programları algısını zayıflatmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı
uzmanlarına, öğretmenlere, öğrencilere
ve velilere de sorulsa,
memleketin eğitimle ilgili en çok
şikayet edilen konusunun
sınav sistemi olduğu görülür. Eğitim sisteminin en yumuşak karnı olan sınav
sisteminde de açık uçlu sorularla sınavların yapılacağını söylemek de öznel
ve torpılli ölçmelere davetiye çıkarıyor. Kaldı ki; sistemde
çoktan seçmeli maddelere ek olarak,
açık uçlu sorularla da sınavlar yapılmaktır.
YKS girişinde
taban puanının kaldırılması ise
eğitimin toplam kalite standartlarını giderek zayıflatmanın
başfaillerinden olmuştır. Bu
durumun en somut göstergesi; “üniversiter
sisteme gelen öğrencilerin bilgi, beceri
tutum formasyonlarının yetersizlikleridir.”
6.Yönetsel Liyakatsizlikler Toplam Kaliteyi Düşürüyor!
Eğitim
alanında, yapılan liyakatsiz görev değişikliklerinin eğitimde süreklilik
ve kaliteyi olumsuz etkiliyor.
Eitimin yönetsel görünmeyen yüzünde,
neoliberal muhafazakar kuşatmacı gurupların, ve
sendikal seslerin egemen olması
eğitimin “bilimsel” niteliği rafa ve
buzdolobına kaldırılmış bulunuyor.
7.Okullararası Nitelik Farkları Doğru Anlaşılmıyor!
Anadolu liselerinde yapancı dil
derslerinin öneminin azalması, İmam- Hatip okullarıyla diğer okullar
arasında program temelli ayrımsal çizgilerin artması, okul öncesi
eğitim süreçlerinde öğretmenlerin çocuk bakıcıları gibi
görülmesi, meslek liselerinin bilgi ve
beceri bütünlüğüyle eğitim-öğretim yapması yerine; eğitim süreçlerinin
ürün üretmeye ve piyasaya satmaya
odaklandığı gözleniyor.
8.Eğitimde Öğrenciler Açısından Yoksunluklar
Her
zeminde rakamsal büyüklükler
olarak övünülen eğitim girdilerinin çıktılar
olarak yani eğitim-öğretim ve değerlendirme süreçlerine
yansımaları rakamsal büyüklükler
kadar ilgi çekici, böbürlenici
ve gurur verici değil!
Çünkü;
· Eğitimde
fırsat ve imkan eşitsizlikleri artıyor (Karaağaçlı,
2021-2).
·
Kimse
okula gitmek istemiyor.
·
Kimse ders çalışmak istemiyor.
·
Kimse
kitap okumak istemiyor.
·
Öğrenciler kopya ve internet
aşırmalı ödevlerle derslerden
geçiyorlar.
· Bireysel
farklar dikkate alınmıyor.
· Derse
dinlemeye gelen kişi olarak öğrenci görülüyor.
·
Öğrenciler test ve tost arası bir yaşam
biçimine mücbir kalıyorlar.
· Kalabalık öğrencili
sınıflar sorunu devam ediyor.
· Taşımalı eğitimde
nitelik sorunu hiç dikkate
alınmıyor.
· Yıllardır
eğitim bilimleri ilgililerince ve ulusal eğitim
yetkelerince sıkça söylenen ama
bir türlü yapılaman eğiti-öğretimde bireysel farklar gözardı ediliyor.
Oysa her öğrenci “ben ayrı ve özel bir
bireyim” diyor.
·
Öğrenciler
yeteneklerine göre eğitim-öğretim
alamıyor. Oysa her öğrencinin “kendine özgü yetenek ve değer
yargılarının olduğu göz ardı ediliyor.
·
Sınıf
ve okul yönetim ve sorunlarının çözümüne
“öğrenciler katılmıyor.”
·
Ödevlerin
kaldırılması gibi garip bir uygulama sınıfta
işlenen konularla ilgili
öğrencilerin tekrar ve pekiştirme işlevi yapamamalarına neden
oluyor. Eğitbilim literatüründe ödev
yerine “destekleyici çalışma” kullanıldığı dikkate alındığında, öğrencilere ve velilere
şirin gözükme gösterili “ödevleri
kaldırmanın ve öğretmenlere öğrencilere ödev vermeyin!”
popülizminin kime neye hizmet ettiği
daha somut anlaşılır.
· Sınıf
ve okul
iletişimin psikolojik ve sosyal
yapısından kaynaklanan iletişim engelleri öğrencilerin sınıfa ve okula
rahat gelme ve derslere katılma
iklimini zedeliyor. Sert üsluplu iletişime öğrenci; “beni azarlayıp bağırmadan önce ne yapmak
istediğimi anlamaya çalışın” diyor.
· 23 Nisan,
19 Mayıs ve 29 Ekim gibi
ulusal birlik ve beraberlik adına
coşkuyla kutlanması gereken günler,
eski heyecanında ve ilgisinde
kutlanmıyor.
· Öğrencilere
“ulusal bilinç” yeterli, tutarlı
ve duyarlı olarak verilmediğinden 23
Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim gibi ulusal
bayramlara katılması istenen
öğrenciler “niye ben?” diye soruyorlar.
Öğrenciler eğitim-öğretim süreçlerinde eğitimin toplumsallaştırma işlevini sağlayacak gerçek yüzyüze hareketli ve dayanışmacı sosyalleşmeler
yerine: bilişim ortamlı antisosyal
medya araçlarından beğeni medetleri umuyorlar.
9.Eğitimde Öğretmenler
Açısından Yoksunluklar
Türkiye’de Ulusal eğitimin istatistik övünmeleri eğitim sisteminde yer alan tüm öğelere anlam katan ve işleten
öğretmenlerin huzur, mutluluk ve
mesleki aidiyet katsayılarına nedense bir türlü yansımıyor.
Çünkü;
öğretmenler açısından duruma bakıldığında;
· Öğretmenlerin
okula aidiyetlerinde yönetimlerin tutumlarından kaynaklı ciddi
ilgisizlikler gözleniyor.
· Öğretmenlerin
okula dolayısıyla MEB habitifine
aitlikleri sorunlu bulunuyor.
· Öğretmenlerin
sosyo-ekonomik yaşam koşulları gün geçtikçe
zorlaşıyor.
· Kalabalık
öğrencili okullar ve sınıflarda öğretmenlerden tek beklenti; “sınıfı
susturmak/gürültü yapmasını önlemek”
olarak görülüyor (Karaağaçlı, 2021-3).
· Öğretmenlerin
adına mesleki kariyer basamakları denen ama
bütünsel niyet ve uygulamada
kast sistemi işlevinde olan aday öğretmen, uzman öğretmen ve
başöğretmen ayrımı öğretmenlerin ders ve
meslek aidiyetlerini olumsuz
etkilediği gözleniyor (TC Resmi
Gazete, 2022).
14 Şubat 2022’de 31750 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak
yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu (Kanun No. 7354) Aday Öğretmen, Uzman Öğretmen
ve Başöğretmen mesleki kariyer basamaklarındaki düzenlemeleri kapsıyor.
Kanunun amacı, eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmekle
görevli öğretmenlerin atamaları
ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında ilerlemelerini düzenlemek
olarak tanımlansa da ve ilk başta eğitim,
çalışma, mesleki yükselme
odaklı gibi görülse
de zamanla bu girişimin öğretmenler
arasında ayrımcılığa ve kast sistemli kapalı uygulamalara dönüşeceği
öngörülüyor (Resmi Gazete, 2022).
10.Eğitimde
Diğer Açmazlar!
Eğitim sistemine dönük
eleştirilerinin nesnel bakan herkes
tarafından haklı bulunması da eğitim sorunlarının her
geçen gün arttığını gösteriyor.
Cinsiyet eşitliği, engelli öğrencilerin eğitim hakları, engelli öğretmenlerin atamaları, öğretmenlere ek
gösterge başlıkları, ders kitaplarının
müteahhit kafayla basılması
ve FATİH projesinin kullanılmaz hale gelmesi eğitimde öne çıkan diğer sorunlar
olarak kendini gösteriyor.
Akademik
özgürlük tartışmaları giderilebilmiş değildir!: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Örgütü'nün (UNESCO) akademik özgürlük, "herhangi bir öğreti tarafından
sınırlanmadan eğitim ve tartışma özgürlüğü", "araştırma yapma ve sonuçlarını
yayma/yayımlama özgürlüğü", "fikirlerini ifade edebilme
özgürlüğü" olarak tanımlıyor.
UNESCO, bu tanımı, "fikirlerin sansür edilmeme özgürlüğü" ölçütüne
dayandırıyor.
Türkiye’nin de UNESCO’nun
bu metni imzalayan ülkeler arasında bulunması akademik
özgürlük bağlamında var olan
tartışmaları giderip daha
özgürlükçü bilimsel, yönetsel ve üniversiter
yapılanmalara yönelmesi yaşamsal
öönem taşıyor. (UNESCO,1997).
11.Vargı ve Tartışma
Türkiye’nin varolan sosyolojisiyle eğitimde işlerin
zor olduğu görülüyor. Ulusal eğitimin bu çalışmanın kapsam
sınırlılıkları içerinde ana
çizgilerle kamuoyunun
dikkatine sunulan bu
sorunların herbiri birey, toplum
ve eğitim saç ayaklarnı topalllaştırıyor. Bu topal, ağır
aksak ve yap-boz
algılı uygulamalar ise ulusal
eğitimin verimli, tutarlı,yeterli, etkili ve planlı yol
alıp gelişmesine yaşamasl önemde
ketler vuruyor.
Sonuçta ise ulusal eğitimin toplam kalite standartları olumsuz etkileniyor. Eğitimde uluslar arası eğitim başarısının Türkiye
ölçeğinde altlarda olması da eğitimde
işlerin zorluğunu artırıyor.
Eğitimde bireysel ve
toplumsal sorunların çözümleri,
ulusal eğitim yapısalındaki her girişimde eskiyi çöpe atmak ve
kötü olarak nitelemekle değil:
aksayan yerlere bilimsel yöntemle yaklaşmaktan
geçiyor. Eş deyişle “algı
doğruluğu” gerekiyor. Ya
değilse; birkaç
akademisyenle, uzmanla ve
komisyonla eğitim alanında
değişikliklere gitmek çözümler
yerine sorunlara davetiye
çıkarmaktır.
Eğitim politikası, eğitime yön veren felsefi
akım ve düşüncelerin ürünüdür. Eğitim uzun yıllar
yatırım karşılığı alınan bir alandır. Bu
gerçek gün gibi güneş gibi açıktır. Bu somut gerçek, eğitim süreçlerinde izlenen politikaların yerinde ve
doğru olduğu anlamına gelmezken; “Karşılaştırmalı eğitim” bu konuda
ülkelere ışık tutan araştıra veri ve
bulguları ortaya koymaktadır. Yeter
ki eğitimde taklide, kopyaya ve metafiziği baştacı yapmadan bilimsel
yöntem ve araştırma bilimi
ilkeleri esas alınmış olsun.
Kaynaklar
1.
Karaağaçlı, M. (2019). Eğitimin
Sosyolojisi.
İkinci Yazım Birinci Basım. Ankara: Kitapçı
Basımevi Yayıncılık Dağıtım Tasarım San
Tic. Ltd. Şti. ISBN No:978-605-62357-9-5. Bandrol Seri Aralıkları: THG-PRH 637078-637207.
2. Karaağaçlı, M. (2021-1).
Ulusal Eğitimin Sloganlarda Eşitci Butikte Eşitsiz Çürümüş Tahtaları.
Ankara: Mektepli Gazete. Tebeşir. Sayı:17.
Eylül 2021. http:// www.mektepligazete.tebeşir.ss
25-27.
3. Karaağaçlı, M. (2021-2). Salgında Ulusal Eğitimin
Fırsat ve İmkan Eşitşizliğinde Tiranlaştırılıp Tanrılaştırılan Bilişim. Eleştirel Pedogoji. Sayı; 68, Nisan
2021.
4. Karaağaçlı, M. (2021-3).
2021 Türkiye’sinde Ulusal Eğitimin Kronikleşmiş Öğretmen Sorunsalına Yeni
Nesil Sorular. Ankara: Mektepli Gazete.
Tebeşir. Sayı:19. Kasım 2021. http://www.mektepligazete.tebeşir.ss
12-13.
5.
Karaağaçlı, M. (2021-4). Gezegenin Yeni Tanrısı Dijital Habitifin
Eğitsel Eşitsizlikleri. Ankara:
Mektepli Gazete. Tebeşir. Sayı:20.
Aralık 2021. http://www.mektepligazete.tebesir.ss.10-11
6. TC Resmi Gazete. (2019). 6222 Sayılı Sporda Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun ile Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması
ile Devlet Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun. Ankara: Resmi Gazete. 12
Temmuz 2019, Sayı: 30829.
7.
TC Resmi Gazete. (2022). Öğretmenlik Meslek Kanunu (Kanun No. 7354). Resmi
Gazete. 14 Şubat 2022.
Sayı No: 31750.
8.
MEB.
(1973). Milli Eğitim Temel Kanunu. Ankara:
TBMM. Kanun No: 1739.
9.
UNESCO. (1997). Eğitim
ve Tartışma Özgürlüğü. Araştırma Yapma ve Sonuçlarını Yayma-Yayımlama
Özgürlüğü..www.unesco.org.
10. WEF, (2021). Global Institutions: The World
Economic Forum–A multi-stakeholder approach to global governance, Routledge.
11. https://tuik.gov.tr. Temmuz, 2004. Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK). Resmi Web
Sayfası.
_____________
İletişim ve Erişim
Dr. Öğr. Üyesi, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi, EBB
Öğr.Üyesi.
e-posta
: mkara@gazi.edu.tr
ORCID :
https://orcid.org/0000-0003-3488-1021
Web
(1): w3.gazi.edu.tr/~mkara
Web (2): https://avesis.gazi.edu.tr/mkara
Web
(3): www.yurtspor.com
Web (4): www.mektepligazete.tebeşir
Web (5): www.mektepligazete.bülten
Facebook (1): Kirizma
Facebook (2): Mustafa Karaağaçlı
Twitter
: M_Karaagacli_
İnstagram : mustafakaraagacli1
Blog
:mustafakaragacli.blogspot.com