XXV. Ulusal Pediatrik Endokrinoloji & Diyabet Kongresi, Antalya, Türkiye, 6 - 10 Ekim 2021, cilt.1, sa.14, ss.118-119
GİRİŞ: Çocukluk çağında tiroid nodülü erişkine göre daha az sıklıkta görülse de malign olma
olasılığı daha yüksektir. Çalışmamızda tiroid nodülü nedeniyle takip edilen olguların
özelliklerinin incelenmesi, laboratuvar, radyolojik ve sitolojik değerlendirmelerle malignite
potansiyeli olan olguların tanımlanması amaçlanmıştır.
YÖNTEM: Çocuk Endokrinoloji Polikliniğimizde 2010-2021 yılları arasında tiroid nodülü
tanısıyla izlenen hastaların dosyaları geriye dönük tarandı. Klinik, laboratuvar, görüntüleme
bulguları, sitolojileri ve opere edilenlerin histolojik sonuçları kaydedildi. Veriler SPSS paket
programı ile analiz edildi.
BULGULAR: Çalışmaya 100 hasta (ortalama yaşı 12,9 ± 4,1 yıl, %63’ü kız) dahil edildi.
Ultrasonografik (USG) değerlendirmede %70 hastada tek nodül vardı. Hastaların %44’ünde
nodül boyutu ≥1 cm idi. Nodüllerin %48’i solid, %27’si kistik, %25’i mikst yapıdaydı, %58’i
hipoekoikti. Nodüllerde kanlanma artışı %11, mikrokalsifikasyon %12 hastada saptandı. İnce
iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapılan 48 hastanın sitolojileri %19’u (n=9) yetersiz/nondiagnostik,
%37,5’u (n=18) benign, %12,5’u (n=6) önemi belirsiz atipi (AUS/FLUS), %2’si (n=1)
folliküler neoplazi (FN), %29’u (n=14) malignite şüphesi/malign olarak sonuçlandı. Cerrahi
yapılan 22 hastanın %77’sine (n=17) total tiroidektomi, %18’ine (n=4) lobektomi uygulandı.
Hastaların %68’ine (n=15) ise lenf nodu diseksiyonu yapıldı. Cerrahi yapılan hastalarda en sık
papiller karsinom (%68, n=15) saptanırken 3 hastanın histolojisi ise benign olarak geldi.
Sitolojisi AUS/FLUS olan 6 hastanın 4’ünün histolojisi malign (Papiller karsinom) saptandı.
Sitolojisi benign olan 4 hastanın takiplerinde malignite şüphesi olması nedeniyle cerrahi
yapılarak 2’sinin histolojisi malignite ile uyumlu bulundu. Malignite şüphesi/malign sitoloji
nedeniyle cerrahi yapılan 11 hastanın 10’unda malignite saptandı. Lenf nodu diseksiyonu
yapılan 15 hastanın %66’sında (n:10) metastaz saptandı. Sitoloji/histoloji sonucuna göre
boyutu <0,5 cm olan nodüllerin tamamı benign iken boyutu ≥1cm olan nodüllerde malignite oranı %39 saptandı. Malignite saptanan 17 hastanın nodül özellikleri %82’si (n=14) tek,
%94’ü (n=16) ≥1cm boyutta, %76’sı (n=13) solid, %58’i (n=10) hipoekoik yapıda idi ve
%41’inde (n=7) mikrokalsifikasyon saptandı. Yaş, cinsiyet, tiroid fonksiyon testleri, otoantikor
pozitifliği, nodül boyutu, nodül sayısı, kanlanma artışı malignite ile ilişkili saptanmazken
mikrokalsifikasyon varlığı, nodülün solid yapıda ve hipoekoik özellikte olması malignite ile
ilişkili bulundu (p=0,011, p=0,001, p=0,025).
SONUÇ: Tiroid nodülü nedeniyle izlenen hastalarımızın %17’sinde, İİAB yapılanların ise
%37’sinde malignite saptanmıştır. İİAB Bethesda sınıflaması çocuklarda güvenilir olarak
uygulanabilmekle beraber çalışmamızda cerrahi olarak çıkartılan nodüllerde özellikle sitolojisi
AUS/FLUS olanlarda malignite oranı erişkinlere göre fazla saptanmıştır. İİAB sonucunun yanı
sıra nodüllerin mikrokalsifikasyon içermesi, solid ve hipoekoik yapı gibi sonografik
bulgularının olması durumunda malignite açısından dikkatli değerlendirme yapmak
önemlidir.