32. Ulusal Özel Eğitim Kongresi, Ankara, Türkiye, 2 - 04 Kasım 2022, ss.253-254
Okul öncesi eğitim ortamlarında çocuklar arasında yaşanan çatışmaların özellikleri ve bu çatışmalara öğretmenlerin nasıl yaklaşımda bulundukları
hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Özellikle öğretmenlerin çocukların yaşadıkları çatışmalara müdahale ederken kullandıkları yaklaşımların çocukların
tipik gelişim gösterme ya da özel gereksinimli olma durumlarına göre değişip değişmediği konusunda ise daha sınırlı bilgi yer almaktadır. Buradan hareketle, bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin kullandıkları ve sınıflarında etkili olduğunu düşündükleri çatışma durumlarına yönelik müdahale yaklaşımları ve bu müdahale yaklaşımlarının tipik gelişim gösterme ve özel gereksinimli olma durumlarına göre değişip değişmediğinin ve öğretmenlerin demografik özellikleri ile bu değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla ilişkisel tarama modeline göre planlanan araştırmaya 100 öğretmen katılmış ve “Demografik Bilgi Formu” ve “Çatışma Durumlarına Yönelik Müdahale Stratejilerini Belirleme Aracı” kullanılmıştır. “Çatışma Durumlarına Yönelik Müdahale Stratejilerini Belirleme Aracı” araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır ve birbirinden bağımsız 6 senaryo ve her senaryoya ait 3 ya da 4 sorudan oluşmaktadır. İlk soru senaryodaki durumu çatışma olarak tanımlayıp tanımlamadıkları, ikinci soru tipik gelişen çocuklar arasında çıkan çatışmalara hangi yaklaşımları kullanarak müdahale ettikleri, üçüncü soru ise özel gereksinimli çocuk ile tipik gelişen çocuk arasında çıkan çatışmalara hangi yaklaşımları kullanarak müdahale ettiklerini belirlemeye yöneliktir. Son soruda ise 2. ve 3. soruya farklı cevap vermiş olanların neden farklıcevap verdiklerini açıklamaları istenmiştir. Veriler Ağustos- Aralık 2021 tarihleri arasında Qualtrics internet sitesi aracılığı ile uzaktan toplanmıştır. Araştırmanın sonunda öğretmenlerin %79’unun kadın %21’inin erkek, ortalama yaşlarının 35,68 ve %3,19’unun önlisans, %82,98’inin lisans, %12,77’sinin yüksek lisans ve %1,06’sının ise doktora mezunu olduğu görülmüştür. Mesleki deneyimi 0-5 yıl arasında olanlar %15,96, 6-10 yıl arasında olanlar %25,53, 11-15 arasında olanlar %35,11, 16-20 yıl arasından olanlar %12,77, 21-25 yıl arasından olanlar %7,45 ve 26-30 yıl arasında olanların ise %3,19 olduğu görüşmüştür. Mesleki yaşantılarında yaklaşık olarak kaç özel gereksinimli öğrencileri olduğu sorusuna ise öğretmenlerin %65,69’u 0-5 arası, %13,83’ü 6-10 arası, %10,64’ü 11-15 arası, %1,06’sı 16-20 arası ve %8,51’, ise 26 ve daha fazla sayıda özel olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin %85,11’i hizmet öncesinde, %53, 19’u ise hizmet içi eğitimde özel eğitim ya da kaynaştırmaya ilişkin ders aldıklarını belirtmişlerdir. Yapılan bağımlı örneklem t testi sonucunda, kaçınma (t(99)=-3.27, p=.002), iş birliği (t(99)=6.14, p<.001) ve rekabet (t(99)=-3.74, p<.001) yaklaşımlarında tipik gelişen çocuklarla özel gereksinimli çocuklar arasında anlamlı fark olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin, tipik gelişen çocuklara (m=.64) kıyasla özel gereksinimi olan çocuklar için (m=.91) daha fazla kaçınma yaklaşımı kullandıkları görülmüştür. Ancak, öğretmenlerin, özel gereksinimli çocuklara (m=.91) kıyasla tipik gelişen çocuklar için (m=.64) daha fazla iş birliği yaklaşımı kullandıkları görülmüştür. Kaçınma yaklaşımına benzer şekilde, öğretmenlerin tipik gelişen çocuklara (m=1.51) kıyasla özel gereksinimli çocuklar için (m=1.90) daha fazla rekabet yaklaşımı kullandıkları görülmüştür. Öğretmenlerin her ne kadar tipik gelişen çocuklar için daha fazla iş birliği yaklaşımı kullandıkları görülmüş olsa da sınıfta yaşanan tüm çatışmaları iş birliği içinde çözebilmeleri adına öğretmen eğitimi programları geliştirilebilir ve uygulanabilir.