Üçüncü Düzey Çocuk Yoğun Bakım Ünitelerinde Takip Edilen Hastalarda Tiamin Eksikliği Prevelansının ve Mortalite Morbidite İlişkisinin Saptanması; Çok Merkezli Prospektif Çalışma


Creative Commons License

Akkuzu E., Yavuz S., Özcan S., Sincar Ş., Kendirli T., Bayrakci B., ...Daha Fazla

Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Çevrimiçi Seminerleri, Ankara, Türkiye, 30 Nisan - 01 Mayıs 2021, ss.18-21

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.18-21
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş:

Tiamin (Vitamin B1) suda çözünür bir vitamindir ve günlük diyette yeterli miktarda bulunur. İnsan vücudu için esansiyel bir mikrobesindir. Enerji metabolizmasında kofaktör olarak görev yapan tiaminin birçok kritik hastalık durumunda eksikliği oluşabilmektedir. Yoğun bakıma sık yatış gerektiren akut ya da kronik böbrek yetmezliği, konjenital kalp hastalıkları, diyabetik ketoasidoz, sepsis, travma, maligniteler gibi birçok hastalık tiamin eksikliği (TE) için bağımsız risk faktörüdür (1-9).

Çalışmanın amacı tiamin eksikliği açısından yüksek risk taşıyan çocuk yoğun bakım hastalarında TE prevelansını saptamaktır. Ayrıca TE gözlenen ve gözlenmeyen olguların 28. gün mortalite oranları, yaş, cinsiyet, yoğun bakım yatış süreleri, ventilatör günleri, yoğun bakıma yatış nedenleri, altta yatan ek hastalıkları, nutrisyon durumları ve PRİSM skorları değerlendirilmiştir.

Materyal ve Metod:

Mayıs-Kasım 2019 tarihleri arasında Gazi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakülteleri Araştırma ve Uygulama Merkezleri Çocuk Yoğun Bakım Ünitelerine herhangi bir neden ile yatan 1 ay-18 yaş arası toplam 476 hasta prospektif olarak çalışmaya dahil edildi. Bütün hastalardan yatışında ilk 4 saat içinde (Tiamin A) ve yatışı devam eden hastalardan yatışının 72. saatinde (Tiamin B) kan tiamin düzeyleri için kan alındı ve yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) yöntemi ile ölçüldü.

Bulgular:

Hastaların %58,2’si erkek, %42,8’i kızdı. Ortanca yaş 50 ay idi. Tiamin A düzeylerinde %11,1 ve tiamin B düzeylerinde %13,6 TE saptandı. Çalışmaya alınan hastalarda 28. gün mortalite %11,6 idi. Altta yatan hastalığı olan grupta TE daha fazlaydı (p=0.015). Tiamin A düzeyleri açısından bakıldığında hastaların yaş, PRİSM IV skoru, yoğun bakım yatış süreleri ve mekanik ventilatör gün sayıları ile istatistiksel anlamlı bir ilişki saptanmadı (p=0,243,p=0,134, p=0,490, p=0,997). Tiamin B düzeyleri açısından bakıldığında hastaların yaş, PRİSM IV skoru, yoğun bakım yatış süreleri ve mekanik ventilatör gün sayıları ile istatistiksel anlamlı bir ilişki saptanmadı (p=0,337, p=0,237, p=0,484, p=0,949). Tiamin A ve tiamin B düzeyleri ile 28. gün mortalite arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptanmadı (p=0,69, p=0,55). Çocuk servisinden gelen hastaların tiamin A düşüklüğü bakımından 3.27 kat (p=0.006) ve idrar çıkımı az olanların normal olanlara göre tiamin B düşüklüğü bakımından 3.5 kat riskli olduğu saptandı (p=0,014). Yaşı 48 aydan küçük olanlar 48 aydan büyük olanlara göre tiamin B düşüklüğü bakımından 3,9 kat riskli olduğu saptandı (p=0,006).

Sonuç:

Çalışmamızda TE ile mortalite arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı ve literatürdeki benzer çalışmalara göre TE prevelansı daha düşük saptandı. Son yıllarda yapılan yetişkin çalışmalarında tiamin eksikliğinin kritik hastalardaki önemi, mortalite- morbidite ilişkisi gösterilmiştir. Ancak bu konuda yeterli pediatrik çalışma bulunmamaktadır. Pediatrik açıdan konunun öneminin anlaşılması ve net sonuçların ortaya koyulması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.