VII. Uluslararası TURKCESS Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresi, Girne, Kıbrıs (Kktc), 1 - 03 Eylül 2021, ss.83
Bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte, bu sistemlerin aktif kullanıcı sayılarında da artış yaşanmıştır. Hayatı idame ettirirken bireyler tarafından kullanılan çoğu fiziksel ortam yerini dijital platformlara bırakmıştır. Eğitim, sağlık, ticaret gibi sistemlerin dijital platformlar vasıtasıyla gerçekleştirilmesi ile geleneksel olarak nitelendirilen suç tipleri siber suçlara dönüşmüştür. Bilişim teknolojisi ögelerinin bu denli kullanılması, hayatın içinde önemli ölçülerde yer alması; kullanıcıların bahsi geçen siber suçlarla karşı karşıya kalma olasılığını artırmaktadır. Araştırmada siber suçlar kapsamında yer alan ve işlenmesi halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu maddeleri uyarınca cezalandırılması öngörülen siber zorbalık kavramı üzerinde durulacaktır. Siber zorbalık, bir veya birden fazla kişinin elektronik iletişim araçları vasıtasıyla savunmasız bir kişi ya da bir zümreye, gruba yönelik olarak bilerek ve isteyerek sözlü veya görsel olarak gerçekleştirilen karalama, aşağılama, tehdit, teşhir, dışarıda bırakma veya korkutma gibi saldırgan davranışları ifade etmek için kullanılmaktadır. Siber zorbalık klasik zorbalıktan çeşitli açılardan farklılık göstermektedir. Klasik zorbalıkta, gerçekleşen zorbalığın niteliği fiziksel olduğundan; fiziksel anlamda güç farklılıkları söz konusudur. Siber zorbalıkta ise bu güç, teknolojiyi kullanabilme kabiliyeti olarak değişiklik göstermiştir. Klasik zorbalığı gerçekleştiren kişi ile mağduriyet yaşayan kimse arasında fiziksel bir temas varken; siber zorba ile mağduriyet yaşayan kişi arasında yüz yüze bir temas yoktur; saldırıları gerçekleştirirken kimliğin kolaylıkla gizlenebilmesi ve yetkili merciiler tarafından saldırganın izinin sürülmesinin zorluğu söz konusudur.Siber Zorbalığın çeşitli değişkenler bağlamında incelenmesi ve analiz edilmesi mümkündür. Eğitim sistemi içerisinde sıkça kullanılan bilişim sistemleri kullanıcısı olan okul çağı çocuklar ve ergenler, siber zorbalığa maruz kalma veya siber zorbaca hareketlerde bulunma konularında incelenmesi gereken yaş aralığını oluşturmaktadır. Ancak çalışmalar ortaya çıkarmaktadır ki; siber zorbalık her yaş kesiminden bireyin karşılaştığı bir durumdur. Burada karşımıza çıkan bir diğer kavram siber zorbalık duyarlılığıdır. Duyarlılık; bireyin uyaranlardan kaçınması anlamına gelmektedir. Siber zorbalık duyarlılığı ise; modern iletişim araçları üzerinden gerçekleşecek tehditlere karşı farkında olmak, tehditler oluşmadan önlemlerin alınmasını sağlamak gibi davranışlara sahip olma durumu olarak tanımlanmaktadır.Alanyazındaki çalışmalar incelendiğinde siber zorbalık duyarlılığı; bilgisayar öz-yeterlik algıları, Facebook kullanım amaçları, riskli davranış, suça maruziyet, tehlike algısı, ebeveyn ve akran İlişkileri, algılanan sosyal destek, sosyo-demografik özellikler, psikometrik özellikler gibi çeşitli değişkenler ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişki düzeylerinin belirlenmesi sürecinde ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır.Ayrıca, bu çalışmalarda siber zorbalık duyarlılığı ile sosyodemografik özellikler arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Siber zorbalık duyarlılık düzeylerinin belirlenmesinde cinsiyet değişkeninin etkisiyle anlamlı bir sonucun sabitte mümkün olmayacağını göstermiştir. Aynı şekilde “anne-baba öğrenim düzeyleri, anne-baba sağ olma hali, ailenin aylık gelir düzeyi, yaş, ” gibi sosyodemografik özelliklerin siber zorbalık duyarlılığı ile ilişkilendirilmesi, seçilen örnekleme göre farklılık göstermektedir. Diğer taraftan; internet kullanım düzeyleri, internet kullanım amaçları, kullanılan sosyal medya hesabı sayısı gibi değişkenler, siber zorbalığa maruz kalma, siber zorbaca davranışlarda bulunma ve en nihayetinde siber zorbalık duyarlılığına sahip olma konularında önemli derecede etkendir. Gelecekteki çalışmalarda farklı değişkenler üzerine eğilmek ve etkisini incelemek faydalı olacaktır.