Pelvik Apse ile Tanı Alan Behçet Olgusu


Creative Commons License

Kutlar Tanıdır M., Belder N., Yıldız Yıldırım Ç., Karaçayır N., Esmeray Şenol P., Gezgin Yıldırım D., ...Daha Fazla

3. Romatolojiye Panoromi Bakış Sempozyumu, Kocaeli, Türkiye, 9 - 12 Mayıs 2024, ss.1

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Kocaeli
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Behçet Hastalığı tüm çapta arter ve venleri tutabilen etyolojisi net olarak aydınlatılamamış, sıklıkla oral aft, genital ülser ve üveit ile seyreden bir vaskülittir.  Tekrarlayan oral aft pediatrik hastaların hemen hepsinde gözlenirken, genital ülser çoğunlukla skrotum, labium majus ve minora görülür, ağrılıdır ve, sıklıkla skar bırakarak iyileşir.Burada derin vajinal ülser ile başvuran ve aseptik pelvik apse saptanan. Behçet Hastalığı tanısı alan bir olgu sunulmaktadır.

Olgu

17 yaşında kız hasta iki gün önce başlayan karın ağrısı, genital bölgede kızarıklık, şişlik ve ağrı, yaygın ağız içi aftlar nedeniyle oral alım azlığı ile başvurdu. Hastanın öz geçmişinde 4-5 yaşlarından itibaren yılda 10’dan fazla tekrarlayan ve birkaç gün içinde düzelen oral aft, ateş ve eklem ağrısı atakları mevcuttu. Hastanın başvurudan bir yıl öncesinde sol bacak diz altında yaygın şişlik olup kendiliğinden geçtiği, gastrointestinal sistem şikayeti olmadığı öğrenildi. Anne baba akrabalığı yoktu. Anneanne ve babaannede romatoid artrit öyküsü dışında ailede romatolojik hastalık öyküsü yoktu. Fizik muayenede sol yanak iç yüzde 1 cm’den küçük 3-4 adet aftöz ülsere lezyon, harita dil görünümü, sırtta ve mons pubiste çoklu psödofollikülit mevcuttu. Genital muayenede major ve minör labialar ödemli, kızarık ve ülsere idi ve yoğun vajinal pürülan akıntı eşlik ediyordu. Diğer sistem muayenesinde özellik yoktu. Laboratuvar tetkiklerinde; tam kan sayımında nötrofil hakim lökosit artışı mevcuttu (nötrofil sayısı: 16400/mm3, lökosit: 18600/mm3), akut faz belirteçleri yüksekti (CRP:350 mg/L(N:<5), ESR 38 mm/s). İmmünglobulin değerleri yaşına göre normal sınırlardaydı. Vajnal akıntı sürüntü kültürü ve kan kültüründe üreme saptanmadı. HLA B51ve paterji testi negatif idi. Göz muayenesinde ön üveit saptandı. Hastanın dirençli ateşi, karın ağrısı, yoğun vajinal pürülan akıntısı nedeni ile çekilen pelvik MRG’ de ürogenital üçgen orta hatta en geniş yerinde 40x20 mm olan perineal apse ile uyumlu, üretra ve vajen ön duvarına fistülize koleksiyon alanı saptandı. Fistülize olan apseden cerrahi drenaj düşünülmedi. Sürüntü kültürde üreme olmaması nedeni ile aseptik apse olarak değerlendirildi. Tekrarlayan oral aft, follikülit, ön üveit ve genital ülseri olan hastaya Behçet hastalığı tanısı konularak kolşisin tedavisi başlandı, yüksek doz metilprednizolon metilprednizolon tedavisi üç gün uygulandı ve tedaviye azatioprin eklendi. İki ay içinde kortikosteroid tedavisi azaltılarak kesildi. Tedavinin üçüncü ayında genital ülseri iyileşti, oral aft tekrarı olmadı. Hasta altı aydır şikayetsiz izlemdedir. Otoinflamatuvar hastalık tarama testinde TNFAIP3, RELA ve ADA2 genlerinde mutasyon saptanmadı.

Sonuç

Behçet hastalığı pek çok sistemi etkileyebilen ve farklı klinik bulgular ile karşımıza gelebilen otoinflamatuvar bir hastalık olmakla birlikte genital ülserlere steril derin organ apselerinin eşlik edebileceği ve immünsüpresif tedaviye iyi yanıt alınanacağı akılda tutulmalıdır.