Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Sempozyumu, Kayseri, Türkiye, 17 - 18 Haziran 2022, ss.1-3
Amaç: Acil serviste sıkça karşılaştığımız standart oksijen tedavisine yanıt vermeyen ve Yüksek Akışlı Nazal
Kanül Oksijen Tedavisi (YANKOT) uygulanan solunum sıkıntısı/yetmezliği olguları kesitsel olarak
değerlendirildi. Bu olguların demografik özelliklerin, semptomların, klinik ilişkili etmenlerin, en sık saptanan
viral etkenlerin, tedavi yöntemlerinin belirlenmesi ve klinik sonuçlarının etkinliğinin değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: 3 Ekim 2021-31 Aralık 2021 tarihleri arasındaki üç aylık dönemde acil servise solunum
sıkıntısı/yetmezliği ile başvuran ve YANKOT uygulanan olgular çalışmaya dahil edildi. Olguların demografik
verileri, kronik hastalık öyküleri, tanıları, oksijensiz saturasyon değerleri, laboratuvar parametrelerinden
YANKOT öncesi kan gazı değerlendirmeleri, akciğer grafisi bulguları, eğer alınmış ise solunum virus
panellerinde saptanan virusve COVİD-19 testi örneği, tedavi olarak uygulanan yöntemlerin ne olduğu,
YANKOT‟a alınma nedeni, YANKOT‟ta kalma süresi, entübasyon gerekliliği ve yoğun bakım birimine yatışları
kaydedildi. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edildi.
Bulgular: Olguların yaş ortancası 24 ay (minimum:21 gün – maksimum:9 yaş), %68.2(18)‟si termdi. Hastaların
15 (%68.2)‟sinde kronik hastalık öyküsü vardı. Bunların 4(%18.2)‟ü astım, 2(%9.1)‟si kistik fibrozis, 2(%9.1)‟si
serebral palsi nedeniyle takip edilmekteydi. Hastaların klinik bilgiler ve laboratuvar verileri Tablo 1‟de; takip ve
tedavisi ile ilgili verileri Tablo 2‟de verilmiştir.
Tartışma: Mart 2020 yılında COVİD-19 pandemisinin ilan edilmesiyle maske takma, sosyal mesafe, okulların
kapatılması ve sokağa çıkma yasağı gibi birçok ülkede önlemler alındı. Bu önlemler COVID-19 ile mücadeleye
ek olarak, diğer bulaşıcı solunum yolu hastalıklarının kontrolünde de etkili oldu. 2020-2021 dönemleri arasında
diğer viral enfeksiyonlarda belirgin azalmalar görüldü (1). Ülkemizde de 319 nazofaringeal örnek üzerinde
yapılan bir çalışmada, Mart 2020-Şubat 2021 döneminde influenza virüsü için pozitif test oranının bir önceki
yıla göre 7.5 kat azaldığı bildirilmiştir (2). Sonrasında koruyucu önlemlerde azalmanın, okulların açılmasının ve
soğuk kış mevsiminin gelmesi etkisiyle 2021‟in son aylarında solunum semptomları nedeniyle hastanelere
başvurularda çok artış oldu. Ağır vakalarda pandemi nedeniyle sıklıkla COVİD-19 enfeksiyonu beklerken
COVİD-19 dışı viral etkenler daha sık saptandı. 2020 yılında 422 hastanın değerlendirildiği bir çalışmada
olguların 133(%32)‟ünden solunum yolu viral paneli alındığı, 15 olguda viral etken saptanmadığı bildirilmiştir.
Bunların %51.9‟unda tek, %36.8‟inde çoklu viral etken tespit edilmiş. COVİD-19 testi pozitif gelen sadece bir
hasta vardı. Etken olarak en sık Rhinovirüs (%44) saptanırken Respiratuar sinsityal virüs (RSV) ise %22.6‟sında
bildirilmiştir. Bu çalışmada RSV pozitif saptanan olgularda, negatif saptanan olgulara göre YANKOT
gereksinimi daha çok olduğu bulunmuştur (3).
Çocuk Acil Tıp Ve Yoğun Bakım Sempozyumu 17-18 Haziran 2022 KAYSERİ Sayfa 2
Sonuç: COVİD-19 pandemisinin bir döneminde başvuran hastalar olmasına rağmen COVİD-19‟a bağlı pnömoni
sıklığı diğer viral etkenlere göre çok az bulunmuştur. Bu yüzden COVİD-19 pnömonisi dışında diğer viral
etkenlerin de akılda tutulması gerekmektedir. Çalışmamızda tüm hastaların düzeldiği ve entübasyona giden
sadece bir hasta olduğu ve invaziv ventilasyona giden hasta sayısının çok az olduğu gösterilmiştir. Bu da alt
solunum yolu enfeksiyonu olan olgularda, YANKOT‟un kullanımının etkin ve güvenilir olduğu göstermiştir