Anadolu Türk Camilerinde Avlunun Gelişimi


Ak M., Karamağaralı C. N.

Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılında Uluslararası Genç Araştırmacılar Sempozyumu "Dünden Bugüne Türk Mimarlığı", Ankara, Turkey, 22 - 24 March 2023, pp.299-317

  • Publication Type: Conference Paper / Full Text
  • City: Ankara
  • Country: Turkey
  • Page Numbers: pp.299-317
  • Gazi University Affiliated: Yes

Abstract

The courtyard is a common area, which can be open or closed, that allows direct passage to a building by connecting its units. It is either located in the center of the building or connected to the street; that also serves as a public place or a transition space. The origin of the courtyard is dated back to the Neolithic Period in Anatolia. However, in Turkish architecture, the first examples of courtyards appear in the Buddhist temples with four directions and an emphasized center in pre-Islamic times. Similar uses of the courtyard are seen in important buildings, such as ribats, caravanserai, madrasahs, palaces, and dwellings after Islam. However, the courtyard showed its most significant development in the Great Seljuk mosques. In the mosques of this period, the harim is emphasized by a dome in front of the mihrab, which is also connected to a courtyard with four iwans and surrounding porticoes bearing a pool or shadirvan at the center. This type of plan had undergone some changes when it came into Anatolia: The courtyard, which is surrounded by a portico and had a pool in the center, was diminished and intaken to the harim, which was covered by a lantern dome in most cases. However, the side iwans had been removed and turned into a single symbolic iwan in front of the mihrab. The use of this courtyard scheme can be described as a new synthesis of the four-direction central composition of Central Asia and Iran, which emerged in the Anatolian Seljuk Period. After it had continued with a limited number of examples in the Principalities and the Early Ottoman Periods, it disappeared in the Classical Ottoman Period, and was replaced by an outer courtyard with a shadirvan in the center. Starting with the Edirne Üç Şerefeli Mosque, it gave the most outstanding examples throughout the Classical Period and then continued to be used in the Turkish mosque architecture. In this study, the use of the courtyard in Anatolian Turkish mosques is analyzed by its origin and development through the plan schemes from the Pre-Islamic period to the end of the Classical Ottoman Period.

Avlu bir yapının birimlerini birbirine bağlayarak doğrudan geçiş imkânı veren, yapının merkezinde bulunan ya da sokak ile bağlantılı, toplanma alanı veya geçiş mekânı olarak işlev gören, üzeri açık veya kapalı olabilen ortak kullanım alanıdır. Avlunun kökeni Anadolu’da Neolitik Dönem’e kadar uzanmaktadır. Türk mimarisinde ise avlunun ilk örnekleri İslamiyet öncesinde dört yön ve merkez vurgulu Budist tapınaklarında karşımıza çıkmaktadır. Avlunun benzer nitelikteki kullanımları İslamiyet sonrasında ribat, kervansaray, medrese, saray, konut gibi önemli yapı türlerinde karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte avlu en önemli gelişimini Büyük Selçuklu camilerinde göstermiştir. Bu dönem camilerinde mihrap önünde kubbe ile vurgulanmış olan harim, dört eyvanlı, revaklarla çevrili, merkezinde havuz/şadırvan bulunan bir avluya bağlanır.  Bu plan tipi Anadolu’ya girdiğinde bazı değişikliklere uğramıştır. Revakla çevrili, merkezinde havuz bulunan avlu, küçültülerek harim içerisine alınmış ve birçok örnekte üzeri aydınlık fenerli kubbe ile örtülmüştür. Bununla birlikte yan eyvanlar kalkarak mihrap önünde tek bir simgesel eyvana dönüşmüştür. Bu avlu kullanımı Orta Asya ve İran’daki dört yönlü merkezi kompozisyonun Anadolu Selçuklu Dönemi’nde ortaya çıkan yeni bir sentezi olarak nitelendirilebilir. Beylikler ve Erken Osmanlı Dönemi’nde az sayıda örnekte devam ettikten sonra Klasik Osmanlı Dönemi’nde ortadan kalkarak yerini şadırvanlı dış avluya bırakmıştır. Edirne Üç Şerefeli Camii’nden başlayarak tüm Klasik Dönem boyunca en seçkin örneklerini vermiş, sonrasında da Türk cami mimarisinde kullanımı devam etmiştir. Bu çalışmada Anadolu Türk camilerindeki avlu kullanımı, kökeni ve gelişimi göz önünde bulundurularak İslam Öncesi Dönem’den Klasik Osmanlı Dönemi sonuna kadarki süreçte plan şemaları üzerinden analiz edilmektedir.