Türk Mühendislik Araştırma ve Eğitimi Dergisi, cilt.4, sa.1, ss.14-24, 2025 (Hakemli Dergi)
Deprem, ülkemizde ağır bedeller ödeyerek tecrübe ettiğimiz en acı gerçeklerden biridir. Nüfusumuzun % 95’i deprem bölgelerinde yaşamakta, % 73’ü üçü ise aktif faylar üzerinde yerleşim göstermektedir. Böyle bir tabloda, ülkede yaşayan herkesin şiddetli bir depremle karşılaşma olasılığı oldukça yüksektir. Nitekim Erzincan, Gölcük, Düzce, Van, İzmir ve yakın zamanda gerçekleşen Kahramanmaraş depremleri bunun en büyük ispatıdır. Şahit olduğumuz bu depremlere rağmen her defasında ağır kayıplar vermemiz, yapıların öngörülen kurallara ve standartlara uygun inşa edilmediğini göstermektedir. Bu yüzden meydana gelen her deprem sonrasında yapıların kalitesi sorgulanmış ve depremlerin vereceği hasarların en aza indirilmesi için çabalar sarf edilmeye başlamıştır. Bu amaçla, 2001 yılında yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunun amacı; can ve mal güvenliğini sağlamak, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamaktır. Her ne kadar yapılan düzenlemeler değerli olsa da, yapı denetiminin başarıya ulaşması için en önemli parametre yapı denetim kuruluşlarında görev alan denetçilerdir. Bu çalışmada, ülkemizde uygulanan yapı denetim sistemi incelenmiştir. Türkiye’de ve Almanya’da yürürlükte olan yapı denetimi mevzuatı bağlamında denetçinin rolü, görev ve sorumlulukları belirlenmiş ve karşılaştırılmıştır.