Uluslararası Gazi Sağlık Bilimleri Kongresi, Ankara, Türkiye, 15 Aralık 2021, ss.253-263
Yas bireyin kayıp karşısında vermiş olduğu tepki olup evrensel bir insan deneyimidir. Literatürde yaygın olarak
belirtilen yas sürecinin tamamlanması ise bireyin işlevselliğine işaret etmektedir. Ancak bazı durumlarda bireysel,
çevresel, kültürel değişkenlere bağlı olarak yas süreci karmaşık ve zorlayıcı olabilmektedir. Yas döngüsünü sekteye
uğratarak zorlayıcı hale getiren süreçlerden biri de covid-19 sürecidir. Nitekim covıd-19 pandemi sürecinde salgının
yayılmasını önlemek amacıyla kolektif sağlığı önceleyen ölüm öncesini ve sonrasını kapsayan önlemler alınmıştır.
Bu önlemler ise yas tepkisinde gecikmeye, kaybın gerçekliğini kabul etmemeye, duygusal olarak rahatlayamamaya,
işlevsiz davranışlara sebep olacak şekilde kederlenmeye, çarpıtılmış yas tepkilerine ve ölen bireyle kurulan ilişkiyi
düzenleyememeye sebep olabilmektedir. Bu olası komplikasyonlar, mevcut ritüellerin gerçekleştirilememesi ve
sosyal desteğin azalması sebebiyle ölüm kaybı yaşayan bireylerin yas süreçleri karmaşık yasa evrilebilir. Dünya
Sağlık Örgütü verilerine göre 2021 yılı Kasım ayı itibariyle 5 milyonun üzerinde birey covid-19 pandemisi sebebiyle
hayatını kaybetmiştir. 5 milyondan daha fazla birey ise yasta olup karmaşık yas süreciyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla
yası bütünleştirmeye yardımcı olacak düzenlemelerin ivedilikle planlanması ve yas danışmanlığı hizmetlerinin
nicelik ve niteliğinin artırılması gerekmektedir. Bu gerekçeyle çalışmanın amacı; Covıd-19 pandemi sürecinde yas
danışmalığının önemini ve yas danışmanlığında sosyal çalışmacının rolünü irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda
kavramsal düzeyde yas, yas türleri, yas sürecinde biyo-psiko-sosyal-tinsel tepkiler ve yas sürecini açıklayan
modeller ele alınmıştır. Sonrasında Covıd-19 pandemi önlemleriyle yas sürecinin ilişkisi kurulmuş olup covıd-19
süreci yas danışmanlığında sosyal çalışmacıların rolleri, hede eri ve ilkeleri tartışılmıştır. Sonuç olarak, covıd-19
pandemi süreci ölüm öncesi ve sonrası bağlamları şekillendirerek yas sürecini yeniden inşa etmiştir. Dolayısıyla
bu yeni bağlamda yasın bütünleşmesine yönelik yeni hizmetlerin multisipliner çalışmalarla planlanması ve kolay
ulaşılabilir olması gerekmektedir. Ayrıca covid-19 sürecinde ölüm kaybı yaşayan çocuk, ergen, yaşlı, göçmen…
vb. kırılgan gruplara yönelik özelleştirilmiş yas danışmanlığı modelleri geliştirilmelidir.
Grief is the individual’s reaction to loss. Completion of the grieving process indicates the functionality of the
individual. However, in some cases, the grieving process can be complex depending on individual, environmental
and cultural variables. One of them is the covid-19 pandemic. In the covid-19 pandemic, states have taken measures
covering before and after death in order to prevent the spread of the pandemic. These measures can cause a delay
in the grief response, not accepting the reality of the loss, not being able to relax emotionally, distorted grieving
reactions, and inability to regulate the relationship with the deceased individual. It can be inferred that due to
these possible complications, the inability to perform rituals and the decrease in social support, individuals who
experience a death loss will not integrate grief and their processes may evolve into a complicated grief. According
to WHO, as of November 2021, more than 5 million individuals died due to the covid-19 pandemic. Also more
than 5 million individuals are in the process of grief and face the complicated grief. Therefore, it is necessary to
urgently plan the arrangements that will help to integrate grief. The study aims to examine the importance of grief
counseling and the role of the social worker in grief counseling during the covid-19 pandemic. For this purpose,
types of grief, bio-psycho-social-spiritual reactions in the grieving process, models and the roles and goals of
social workers in grief counseling during the covid-19 were discussed. Consequently, the covid-19 pandemic
has shaped the contexts before and after death and reconstructed the grieving process. Therefore ın this new
context, new services for the integration of grief should be planned with multidisciplinary studies and should be
easily accessible. Furthermore customized grief counseling models should be developed for vulnerable groups
during the covid-19.