Sanat Yazıları, sa.41, ss.375-394, 2019 (Hakemli Dergi)
Kendisi de bir sanat dalı olan mimarlığın diğer sanat dallarıyla ilişkili olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Mimarlık insan eylemlerinden ve ilişkilerinden doğan ihtiyaca
yönelik mutlu mekânlar yaratma sanatı olduğundan mimari tasarım süreci disiplinlerarası çalışmalara ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışmada mimarlığın, sanat dallarından edebiyatla olan
ilişkisi, eserlerindeki mekân tasvirlerinin zenginliği sebebiyle dünya edebiyatına damgasını vurmuş Franz Kafka’nın “Dava” adlı romanı üzerinden irdelenmektedir. “Dava” romanı üzerinden
bir mekân okuması yapılması hedeflenen çalışmada öncelikli olarak eserde yer alan mekânsal
söylemlerin tespit edilmesi ve ardından romanın 1962 ve 1993 yıllarındaki iki farklı sinema
uyarlaması üzerinden metafor kavramı aracılığıyla karşılaştırmalı analizinin yapılması amaçlanmaktadır. Bu analizlerle birlikte çalışmada, Kafka’nın birtakım kavramları direkt olarak dile
getirmediği, bu kavramlara mekânlar üzerinden geliştirdiği üstü örtülü anlatımlar yani metaforlar aracılığıyla yazınlarında yer verdiği sonucuna varılmıştır. Çalışmada varılan diğer bir sonuç
ise iki ayrı yönetmenin aynı metine baktıklarında gördüklerinin, yorumladıklarının ve izleyiciye
aktardıklarının genellikle mekânlara bambaşka şekillerde yansıdığı gerçeği olmuştur.