CUMHURİYET DÖNEMİNDE OLİMPİK TÜRK BİNİCİLİĞİNİN GELİŞİMİ


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Tolga KARAPİRİM

Danışman: ÖMER ŞENEL

Özet:

Bu çalısma, sportif binicilik eğitiminin basladığı Cumhuriyet Döneminden günümüze kadar olan dönemdeki Olimpik Türk Biniciliğinin gelisimini ortaya koymak için yapılmıstır. Arastırma tarama modeli kullanılarak yapılmıstır. Bu amaçla, konuya iliskin kamu kurum ve kurulusları ile üniversitelerin kütüphane ve arsivleri taranmıstır. Sonuç olarak; Türkler tarafından atın uluslararası kurallar çerçevesinde sportif olarak kullanımı Cumhuriyet Dönemine rastlar. Savaslar sebebiyle binicilik eğitimine ara verilmek zorunda kalınmıstır. Uzun süre yüksek seviye binicilik eğitimi verebilecek binicilik öğretmeninin bulunamaması biniciliğin gelisimini olumsuz yönde etkilemistir.1960 yılından sonra Türkiye’de at vebası hastalığı görüldüğüne iliskin haberler yayılmıstır. Bu sebepten dolayı uzun bir süre uluslararası herhangi bir yarısmaya gidilememis ve ülkemizde de organize edilememistir. Gerek savas ekonomisi, gerekse yerli at üretimindeki yetersizlikler ülkemizi kaliteli at konusunda yurt dısına bağımlı kılmıstır. Aynı zamanda bir binicilik okulu olarak hizmet eden Süvari Yarısmalar Grubunun 1978 yılında kapatılması, bilimsel anlamda binicilik eğitimini temelden sarsmıstır. Türk olimpik biniciliği 1931 yılında katıldığı ilk uluslararası yarısmadan 1960 yılına kadar uluslararası alanda basarılarını sürdürmüstür. Bu tarihten günümüze kadar Balkan ampiyonaları hariç olmak üzere Avrupa ve Dünya çapında herhangi bir basarı söz konusu değildir. Günümüzde binicilik sporunun ülkemizde yaygınlasması ve gelismesindeki temel adımlardan birisi de; binicilik sporunun evrensel kurallarına uygun bir biçimde isletilecek, bilinçli ve kaliteli bir binicilik eğitiminin yapılmasının planlandığı “Türkiye Binicilik Federasyonu Ulusal Binicilik Okulu ve Eğitim Merkezi”nin kurulmus olmasıdır. Bunun yanı sıra Binicilik Federasyonunun da özerk yapıya kavusması ve batı ülkelerinde olduğu gibi sponsorların binicilik sporuna da ilgi göstermesi, bu sporun gelismesinde önemli yer tutacak hususlar olduğu değerlendirilmektedir. Bu çalısma sonucunda; Dünya’da olimpik binicilik sporu, kendi sektörünü bile olusturacak bir hızla gelisim gösterirken, Türk Olimpik Biniciliği’nin bu gelisime ayak uyduramadığı söylenebilir.