Mikroenjeksiyon ve piezo elektrik uygulanmış insan oositlerinde DNA hasarının belirlenmesi ve östrojen reseptör gen polimorfizmlerinin fertilizasyona etkisinin incelenmesi


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2008

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Özge Üner Ayvaz

Danışman: ABDULLAH EKMEKÇİ

Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu

Özet:

Bu çalışmada tüp bebek tedavisi gören 104 kadından toplanan metafaz-II aşamasındaki dört grup oosite komet tekniği uygulandı. Grup 1 oositler, spermle birleştirilmeden doğrudan çalışmaya dahil edildi. Mikroenjeksiyon sonrası döllenmeyen oositler ikinci grubu oluşturdu. Grup 3 oositlere piezo elektrik uygulandı. Dördüncü grup ise hidrojen peroksitte bekletilen oositlerden oluşmaktaydı. Bu gruplarda mikroenjeksiyon ve piezo elektrik gibi tekniklerin oosit DNA’sı üzerine etkilerinin ortaya konması beklendi. Çalışmanın sonunda 1. ve 2. grup oositlerde, 3. ve 4. gruptakilere göre DNA fragmentasyonunun düşük olduğu belirlendi. Çalışmanın diğer amacı da östrojen reseptör gen polimorfizmlerinin PCR-RFLP ile fragment analizi teknikleri kullanılarak belirlenmesi ve oosit olgunlaşma ve fertilizasyon oranları ile ilişkilendirilmesidir. Bu doğrultuda 104 infertil, 107 fertil kadın çalışmaya katıldı. İnfertil ve fertil kadınlar arasında polimorfizmlerin dağılımı karşılaştırıldı ve in vitro fertilizasyon (IVF) parametreleri üzerinde polimorfizmlerin etkileri incelendi. c.454-397 T>C, c.454-351 A>G ve TA polimorfizmlerinin infertil ve fertil kadınlar arasındaki dağılımının farklı olduğu ve olgunlaşma oranları, embriyo sayısı ve fertilizasyon oranlarının pp ve xx genotipli kadınlarda düşük olduğu belirlendi. Uzun TA tekrarının düşük embriyo sayısı ve fertilizasyon oranı ile ilişkisi gözlendi. Çalışmamızda elde ettiğimiz bulgular, komet yönteminin IVF tedavilerinde uygulanan tekniklerin oosit DNA’sı üzerine etkilerinin belirlenmesi ve uygulanan tekniklerin geliştirilmesi için önemli olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın bulguları, komet tekniğinin bir biyoassay yöntemi olarak kullanılabileceği ve bu sayede DNA’da hasar oluşumu en aza indirilerek IVF başarısının arttırılabileceği görüşünü desteklemektedir. Östrojen reseptör gen polimorfizmleri ile infertilite ve IVF parametreleri arasında elde ettiğimiz ilişkiler ise bireylerin genotiplerine uygun tedavi yöntemleri geliştirmek ve uygulamak, dolayısıyla tüp bebek tedavilerinde başarı şansını arttırmak doğrultusunda önem taşımaktadır.