AFŞİN-ELBİSTAN TERMİK SANTRALİ ÇEVRESİNDE YAŞAYAN BİREYLERDE TERMİK SANTRALDEN KAYNAKLANAN TOKSİK MADDELERE MARUZİYETE BAĞLI OLASI GENOTOKSİK RİSKLERİN COMET VE KROMOZOM ABERASYONU YÖNTEMLERİYLE SAPTANMASI


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Meslek Bilimleri, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2010

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: EMRE DURMAZ

Danışman: İsmet Çok

Özet:

Afsin-Elbistan A Termik Santrali’dir kurulduğu 1984 yılından bu yana desülfirizasyon ünitesi olmadan çalısmaktadır. Ayrıca partikül tutucu filtrelerin veriminin azalmasının sağlık için tehlike olusturabilecek maddelerin daha fazla miktarda çevreye yayılmasına neden olduğu düsünülmektedir. Çalısmamızda bu tür çevresel risklerin erken dönemde belirlenmesini sağlayabilen biyogöstergelerden yararlanılmıstır. Çalısmamızda A Santrali çevresinde yasayan bireylerde; termik santralden kaynaklanan atıkların maruziyetine bağlı, olası genotoksik risklerin Comet ve kromozom aberasyonu(CA) yöntemleriyle saptanması, DNA onarım kapasitelerinin belirlenmesi ve PAH bilesiklerine maruziyetin göstergesi olarak kabul edilen 1-Hidroksipiren (1-OHP) bilesiğinin, idrardaki miktarlarının HPLC yöntemi ile ölçülmesi gerçeklestirilmistir. Çalısmamızda Comet testinde genotoksik hasarının göstergesi olarak seçilen % kuyruk yoğunluğu±ss ortalaması; maruz grupta (8,79±1,88) kontrol grubuna göre göre (7,12±1,88) yüksek bulunmustur. Bu durum A Santrali çevresinde yasayan bireylerin genotoksik hasar miktarının kontrol grubuna göre fazla olduğu sonucunu ortaya koymaktadır (p<0.001). Çoklu regresyon analizi ile bu değerlerin yas ve yasanan yer ile birlikte değistiğini göstermektedir. Maruz grup ve kontrol grubundaki bireylerin %CA ortalamaları karsılastırıldığında; maruz grubun sonuçları (0,71±0,94) kontrol grubuna göre (0,49±0,71) yüksek olduğu görülmekle birlikte bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildir. DNA onarım kapasiteleri değerlendirildiğinde maruz gruptaki bireylerin 20. ve 60. dakika için hesaplanan % onarım kapasitesi ortalamalarının (%34,15 ve 56,75) kontrol grubuna göre(%41,59 ve 64,19) düsük olduğu görülmüstür (p<0,05). Tek değiskenli modelde 1-OHP değerleri ve yasanan yer onarım kapasitesi üzerine etkiliyken, çoklu regresyon analizi ile yasanan yer ve 1- OHP dahil olmak üzere belirlenen risk faktörleri arasında istatistiksel anlamlılık bulunmamıstır. Maruz grubun H2O2’ e olan duyarlılığı (13,46±4,36), kontrol grubuna (12,48±4,26) göre yüksek olmakla birlikte bu fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir(p>0.05). Çalısmamızda 1-OHP ortalamaları maruz grupta (0,42±0,13) kontrol grubuna (0,25±0,07) göre yüksek bulunmustur. (p<0,001).