Sistemik lupus eritematozus tanısı ile izlenen hastaların klinikopatolojik özellikleri ve literatür verileri ile karşılaştırılması


Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2011

Öğrenci: ELİFE SENEM CURA

Danışman: BERNA GÖKER

Özet:

Sistemik lupus eritematozus (SLE) dünyada sık izlenen otoimmun hastalıklardandır. Hastalık yoğun olarak genç bayan hastalarda görülmekle birlikte her iki cinte ve her yaşta izlenebilmektedir. Hastalık görülme sıklığı, klinik ve laboratuvar özellikleri farklı coğrafik bölgelerde ve etnik ırklarda bir takım faklılıklar içermektedir. Yapılan çalışmalarda sağlık görevlileri ve hastalarca hastalık farkındalığının artması ile bildirilen hastalık insidans ve prevelans oranları da artmaktadır. Bu çalışma ülkemizdeki SLE li hastaların klinikopatolojik özelliklerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya Gazi Üniversitesi İç Hastalıkları Romatoloji Bilim Dalında takip edilen, 18 yaşından büyük hastalar dahil edildi. Çalışma 1.5.2011- 1.9.2011 tarihleri arasında hastalarla yüzyüze görüşmelerle ve hastalara ait bilgilerin retrospektif olarak hasta dosyalarından, bilgisayar sistemine kayıtlı anamnez ve laboratuvar kayıtlarının taranması ile elde edildi. Amerikan Romatoloji Derneği (ACR) kriterlerine göre SLE tanısı konulan ve en az 4 kriteri karşılayan hastalar çalışmaya alındı. 127 hasta (115 kadın ve 12 erkek) çalışmaya dahil edildi. Çalışmada K/E oranı 10,5/1, ortalama semptom başlama yaşı 34, ortalama tanı yaşı 37,4 olarak gözlenildi. İleri yaş başlangıçlı SLE (>50 yaş) %17,3 oranında izlenildi. En sık izlenen tutulumların artiküler (%78) ve fotosensetivite (%70,9) olduğu, serosit, trombositopeni, diskoid raş ve nöropsikiyatrik tutulumların ise daha seyrek olduğu gözlenildi. Hastalarımızda antinükleer antikor pozitifliği (ANA) %100 oranında ve anti ds DNA pozitifliği %70.1 oranında izlenildi. Çalışmada hastalarımızın tanı yaşının Avrupa dan yapılan çalışmalarla benzer olduğu, bir çok Asya ülkesinde izlenen yüksek hematolojik ve böbrek tutulumu oranlarının ülkemizde daha seyrek olarak izlendiği gözlenmiştir. Sonuç olarak tek merkezli, retrospektif olarak yapılan bu çalışma ülkemizdeki SLE li hastaların klinikopatolojik özeliklerini tam anlamıyla yansıtmasa da SLE li hastalarımızın klinikopatolojik özellikleri hakkında bir fikir vermesi nedeniyle önemlidir.