Majör depresif bozukluk tanılı hastalarda serum S100-B ve vılıp-1 düzeylerinin değerlendirilmesi


Creative Commons License

Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dahili Tıp Bilimleri, Psikiyatri, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2023

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: NAGİHAN AYAZ NAYCI

Danışman: Aybeniz Civan Kahve, Hasan Kaya

Özet:

Giriş: Bu çalışmada Majör Depresif Bozukluk (MDB) patofizyolojisinde nöroinflamasyonun nöronal hücreler ve glial hücrelerde nasıl bir rol oynadığının iki farklı biyobelirteç üzerinden değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında MDB tanısı konulan hastaların tanı anında S100-B ve VILIP-1 düzeyleri değerlendirilmiş, sağlıklı kontroller ile karşılaştırılmıştır. Sekiz haftalık antidepresan tedavi sonrası aynı kişilerin serum S100-B ve VILIP-1 düzeyleri yeniden değerlendirilmiş, tedavi öncesi dönem ile karşılaştırılmış ayrıca hastaların klinik özelikleri ve semptomlarının şiddeti ile S100B ve VILIP-1 düzeyleri arasındaki ilişki değerlendirilmiştir.

Materyal ve Methodlar: Çalışmaya Ankara Şehir Hastanesi Psikiyatri polikiniğine başvuran ve MDB tanısı konan 65 hasta ve bu hastalar ile yaş/eğitim düzeyi açısından eşleştirilmiş 69 sağlıklı kontrol dahil edildi. Tüm katılımcılar ile SCID-5’e göre psikiyatrik görüşme yapıldı ve sosyodemografik veri formu verildi. Hasta grubunda tanı anında ve sekiz haftalık antidepresan tedavi sonrası, sağlıklı kontrol grubunda görüşme sonrası serum S100B ve VILIP-1 kan düzeyleri ölçüldü. Hasta grubuna tanı anında ve poliklinik izlemlerinde depresyonun şiddetini değerlendirmek amacıyla Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ) ve Klinik Global İzlenim Ölçeği (KGİÖ) uygulandı.

Bulgular: Serum S100B düzeylerinin MDB tanılı hastalarda tedavi öncesi sağlıklı kontrollere kıyasla yüksek olduğu ancak bu yüksekliğin istatistiksel düzeyde anlamlı olmadığı bulundu. VILIP-1 düzeyleri açısından tedavi öncesi ve tedavinin sekizinci haftasında MDB tanılı hastalar ile sağlıklı kontroller arasında anlamlı bir farklılık olmadığı bulundu. MDB tanılı hastalarda tedavi öncesi S100B düzeyleri ile VILIP-1 düzeyleri arasında pozitif yönlü anlamlı düzeyde korelasyon saptandı. Tedavinin sekizinci haftasında da S100B ile VILIP-1 düzeyleri arasında pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı korelasyon olduğu bulundu. Sigara kullanımı olmayan hastalarda tedavi öncesi serum VILIP-1 seviyelerinin sigara kullananlara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulundu. S100B ve VILIP-1 düzeyleri ile hastalık süresi, şiddeti arasında bir ilişki olmadığı saptandı.

Sonuçlar: MDB'deki nöroinflamasyonun mekanizması hala aydınlatılamamıştır. Bu çalışmada MDB tanılı hastalarda S100B ve VILIP-1 düzeylerinin sağlıklı kontrollere kıyasla farklılık göstermediği bulundu. S100 B ve VILIP-1 düzeylerinin MDB tanılı hastalarda hem tedavi öncesi hem de tedavi sonrası anlamlı düzeyde korelasyon göstererek değişmesi, hastalık patofizyolojisinde birlikte bir rol üstlendikleri yönünde değerlendirilmiştir. S100B ve VILIP-1’in bu korelasyonu hastalığın patofizyolojisini anlamada ve yeni ilaç geliştirme hedefleri belirlenirken yol gösterici olabilir. Araştırmamız, MDB’yi glial ve nöronal hücrelere özgü iki ayrı biyobelirteç üzerinden beraber değerlendiren ilk araştırma niteliğindedir.